ÇEVRECİLER “BÖYLE OLMAZ” DEDİ

Recep Kavuş

8 yıl önce

Anız dumanları yüzünden her sene olduğu gibi bu sene de Batmanlılar neredeyse kâbus dolu günler yaşıyor.

Mayıs ayından bu yana bu sorunu kendine dert edinen Batman Çevre Gönüllüleri Derneği, yangınlara karşı önleyici tedbirlerin alınması için adeta yalvarıp yakarıyor.

Ne yazık ki oralı olan çıkmadı.

Çünkü ilgili kurumlar hep topu birbirine atıyor ve yangınlarla mücadele konusunda imkânsızlık ve yetersizliklerden yakınıp duruyorlar.

Çiftçiler “ben yakmadım, ben görmedim” havasında. 

Anız yangınlarından ciddi manada etkilenen vatandaş ise yakınıp söylenmekten öteye gitmiyor.

Yine her zamanki gibi iş, kala kala bir avuç gönüllüye kaldı.

Bu avuç gönüllü, günlerce “ne yapabiliriz?”i tartıştı.

“Bu iş seyrederek çözülmez,  bu böyle olmaz, olmamalı” dediler.

Sonunda başta kamuoyuna olmak üzere kurumlara, anız yangınlarına “dur” denilmesi için 24 saatlik bir nöbet etkinliği gerçekleştirdiler.

Nöbeti, anızların en fazla yakıldığı bir bölgede, tarlanın içinde tuttular.

Nöbet etkinliğinin gerçekleşmesine karar verilir verilmez “anız yangınları ile mücadele” konusu gündemleşti.

Nöbet esnasında da ciddi manada bir kamuoyu oluştu.

Ama bu konudan muzdarip olanlar, sosyal medyada yazıp çizenler ve feryat yakanların hiç biri bu eyleme destek verip katılmadı.

Üstüne üstelik destek vermeyen bir kesim de bu duyarlı bir avuç çevreci insanın çabasına ve mücadelesine pervazsızca dil uzattı.

Neymiş? Şimdi daha önemli meseleler varmış da, geçmişte yaşanan toplumsal meselelere duyarlılık göstermemişler de falanda filan...

O tür kişiler bilgisayar başında kahvelerini yudumlayıp sosyal medyayı turlarken, bir avuç çevreci ise kıt imkânlarla kurdukları çadırlarda sabaha kadar anız yangılarının önüne nasıl geçileceğinin yol ve yöntemlerini tartışıyordu.

Ben de 24 saat boyunca nöbet tutanlardan biriydim.

Bu nöbet eyleminin ne kadar doğru ve faydalı bir karar olduğuna şahit oldum.

Nöbette derneğin bütçesinden ve parasından tek bir kuruş harcanmadı.

Gönüllü arkadaşların fedakârlığı ve katkıları ile her şey karşılandı.

Sabahın ilk ışıklarına kadar nöbet eylemine destek vermeye gelenler oldu.

Ancak yine de böyle önemli bir meselede yeteri kadar kamuoyu oluşturulamadı, kurumların desteği ise yetersizdi.

Nöbet etkinliğine gelmeyen herkesin kendine göre bir bahanesi ve mazereti vardı.

Ancak en büyük mazeret, çatışmalı ortam ve buna bağlı gelişen toplumsal meseleler olarak gösteriliyor.  

Oysa çevrenin kirletilmesi ve doğa tahribatları, en çok da bu tür sıkıntılı süreçlerde ortaya çıkıyor.

Bölgemizde bu sene ormanlar her senekinden daha çok yandı.

Orman katliamcıları ve kaçakçılar, yüzlerce dönüm hektarlık alanı daha rahat keserek, yakacak odun olarak sattılar.

Doğal alanları tahrip eden yeni güvenlik yolları ve baraj projelerine başlandı.

En basitinden çiftçiler “nasıl olsa kamu çalışanları istediklerinde araziye çıkamıyor, arazide rahat hareket edemiyor” diyerek daha çok anız yangını çıkardı.

Bu sıkıntılı süreçlerde doğayı ve çevreyi korumaya çalışmak ve bunun mücadelesini vermek daha da zorlaşıyor.

Çevre kirliliğinin zararlarını, halk sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini anlatamıyorsun.

Hatta çevreyi korumaya çalışırken yanlış anlaşılıyorsun.

Çünkü kimilerine göre insan hakları ihlalleri, ölümler yaşanırken çevre mücadelesi vermek “tatlı sularda gezinmek” olarak yorumlanıyor.

Oysa çevre mücadelesi hiçbir şartta ve koşulda ötelenecek, ara verilecek kadar önemsiz bir mesele değildir

Her şartta, her koşulda mutlaka doğal yaşamın korunması gerekir

Çevrecilerin bu eylemde vermek istedikleri mesaj da tam olarak buydu.

Ne yazık ki hala bunu anlamayan ve idrak edemeyenler var.

Oysa tüm doğada yaşayan bütün canlılar olarak Allah’ın yarattığı tabiatın ve doğanın birer parçasıyız.

Doğanın kirlenmesi ve yok olması bizim sonumuzu hazırlamaktır.

Doğaya en çok zarar verenlerden biri de yüzeydeki her ne olursa olsun örtücüleri ateşe vermektir.

Anızlar da bu örtücülerden biridir.

Meseleye bu pencereden bakıldığında çevrecilerin nöbetinin anlam ve önemi daha da artıyor.

Çevrecileri eleştirmek ve morallerini bozmak yerine desteklemek gerekir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI