ÖĞRENCİLERE VERİLEN BAŞARI BELGELERİ

Recep Kavuş

7 yıl önce

2016–2017 eğitim - öğretim yılının 1. yarıyılı tamamlandı.

Bu yıl saatlerin geri alınmaması nedeni ile sabahın alaca karanlığında öğrenciler, okul yolunu tuttu.

Olağanüstü hal kapsamında şehrimizde görevden uzaklaştırılan binin üzerinde öğretmenin olması okulların başlangıcındaki ilk iki ay sıkıntılı geçti.

Sıkıntılara rağmen öyle de, böyle de olsa eğitimde ilk dönem tamamlandı. 

İlk dönem sonunda ise karne notları dolayısı ile de Teşekkür, Takdir ve Onur Belgesi bütün yaşanan sorunları unuturdu bize adeta.

Cuma günü neredeyse her 4 öğrenciden biri, karnesindeki iyi notlardan dolayı başarı belgesi aldı.

Bu belgeler, geride bıraktığımız yarım dönemde gerçekten eğitim açısından başarılı bir dönem yaşandığından mı?

Öğrenci ve velilerini sevindirmek amacıyla mı?

Ya da başarısızlığı karneleri iyi notlarla doldurarak örtmek istendiğinden midir?

Ben şahsen hangi sebepten dolayı olduğundan tam olarak emin değilim.

Ancak karnelerin dağıtıldığı Cuma günü, koli koli başarı belgesinin dağıtılması bana çok anlamlı gelmedi.

Karne dağıtımından sonra karnelerinde kırık not olan öğrenci ve velileri sessizliğe bürünürken, başarı belgeleri alanlar ise sosyal medyada bol bol paylaşımlarda bulunup zafer naraları attılar.

Hatta birileri ellerinden gelse cami hoparlörlerinden çocuklarının kâğıt üzerindeki başarılarını anons edeceklerdi.

Bu güne kadar Türkiye geneli hem TEOG hem de Üniversite sınavı sonuçlarında, illerin başarı sıralamasında da şehir olarak çok iyi bir yerde olmadığımızdan dolayı karnelerde ortaya çıkan başarıya “kâğıt üzerindeki başarı” dedim. 

Eğer başarı çoğunluğu ile kâğıt üzerinde olmamış olsaydı şayet yaklaşık geride bıraktığımız dönem içerisinde yapılan TEOG sınavında Batman başarı açısından yine hayal kırıklığı yaşamazdı.

Her sene Üniversite sınavlarındaki başarı oranı düşük olmazdı.

Takdir ve Teşekkür Belgelerinin sayısı, demek ki eğitimdeki başarı için bir ölçü değilmiş.

Kısacası, Takdir ve Teşekkür Belgelerinin çokluğu başarıyı olumlu yönden etkilemiyor.

Tam tersi başarısızlığa da yol açabilir.

Şöyle ki belgesi alan bir öğrenci ve velisi ondan sonra su koyu veriyor.

Nasıl olsa başarılıyım” diyen öğrenci “bu seviye bana yeter” diye duraklıyor.

Oysa karnedeki notlar öğrencinin gerçek durumuna göre belirlense öğrenci bu kez eksikliklerini görüp daha çok çalışması gerektiğini anlayacak.  

Anlayacağınız karnelerin üzerindeki sayılar başarı için çoğu zaman yanıltıcı oluyor.

Demem şu ki karnelerde ki sayılarla oynayarak sadece kendimizi avutuyoruz.

Şehir olarak Türkiye sıralamasındaki yerimize ve şu tomar tomar dağıtılan başarı belgelerine baktığımda bu işte bir gariplik olduğu hissine kapılıyorum.

Tabi bu sorun sadece eğitimcilerden kaynaklanmıyor.

Toplum olarak bunda hepimizin payı var elbette.

Boş yere takdir ve onur edilmeyi, ödüllendirmeyi seviyoruz.

Sevdiğimiz içinde hak etmemesine rağmen öğrencilerimizin aldığı başarı belgelerine seviniyoruz.

Hatta hak etmemesine rağmen çocuklarımız başarı belgesi almadıkları zaman çoğu kişi, öğretmene ve okul idarelerine karşı tavır da alıyor. 

Birçok öğrenci ise sırf ailesini mutlu etme adına karne notunu yüksek tutmak için adeta öğretmene yalvarıyor.

Hatta başarı belgesi almayan veya karnesinde notu eksik olan öğrenciler sahte belgeler düzenleyerek ailelerini kandırıyor.

İşte böyle acınacak bir durumumuz var.

Bu gerçeği çoğumuz da biliyoruz ama ne yazık ki kendimizi avutma ve egolarımızı tatmin etme yerine görmezden geliyoruz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI