ROPÖRTAJ

1 MAYIS, İŞÇİNİN, EMEKÇİNİN BAYRAMI

Efendim, bugün 1 Mayıs İşçi Bayramı.

1 MAYIS, İŞÇİNİN, EMEKÇİNİN BAYRAMI
30-04-2015 19:59
Google News

Yılın en sevdiğim günlerinden biri. Uyanışı, direnişi, işçiyi, emeği, üretimi hatırlatan sıcacık bir gündür bu.

Hele 1 Mayıs, 1 Mayıs işçinin, emekçinin bayramı” diye söylenen o şarkı...

Çocukluğumdan bu yana bir başka severim bu parçayı.

Ne gür bir sesle, ne içten gelen bir güçle söylenir durur her seferinde...

Bu coşkuya ortak olayım ve işçi arkadaşlarla özel bir söyleşi gerçekleştireyim diye Petrol İş’in yolunu tuttum.

Biliyorsunuz Petrol İş, sendikacılığın derinden yaşatıldığı, buram buram işçi kokan ender yerlerden biri.

Başkan Mustafa Tekik’le gerçekleştirdiğimiz mini minnacık sohbetten sonra sendikanın iki işçisiyle birlikte toplantı salonumuzdaki yerimizi alıp işçinin sorunlarını konuştuk.

Bayram Dursun ve Murat Şanlı, deyim yerindeyse Batman’ı Batman yapan işçilerden yalnızca 2’si...

Sorunları aynı ancak bakış açıları birbirinden farklı olan iki işçi...

Bakış açıları farklı olunca sohbet de zenginleşiyor haliyle.

Sorularıma verdikleri samimi yanıtlardan ötürü kendilerine teşekkür ediyor, onların şahsında bütün emekçilerin, işçilerin, işsizlerin, emeklilerin, kısacası bütün ezilen halkların 1 Mayıs İşçi-Direniş Bayramını kutluyor, siz okurlarıma mutlu ve umutlu haftalar diliyorum...

BAYRAM DURSUN

Emekçi bir ailenin çocuğuyum. Kendim de emekçiyim. Batmanlıyım. 51 yaşındayım. Çalışma hayatıma TP’nin Üretim Biriminde başladım. Şu anda yine aynı birimdeyim. İşçi sorunlarının içinde büyümüş biriyim. 5 Çocuk babasıyım. 26 Yıldır çalışma hayatındayım.

MURAT ŞANLI

TP’de sondaj biriminde çalışan bir işçinin çocuğuyum. 10 yaşımda bir eczanede çırak olarak başladığım çalışma hayatıma kalfa olarak devam ettim. 1994’te TP’ye girdim. Evliyim. 2 çocuğum var. Eşim de işçidir. Ben, 21 yıllık işçiyim. TP’de ilk olarak Bakım-Onarım Başmühendisliğinde çalıştım. Özelleşmeye kurban edilen bir birimdir. Özelleştikten sonra Sondaj Müdürlüğüne geçtim. 9 senedir de Üretim Müdürlüğünde çalışıyorum.

TÜRKAN: 1 MAYIS SİZİN İÇİN NE İFADE EDİYOR?

DURSUN: 1 Mayıs, 1977 ruhunu ifade ediyor. Ancak günden güne bu ruhun zayıfladığını görüyorum. Onun burukluğunu yaşıyoruz. İşçi bayramı, siyasi partilerin sadece söylemde ele aldıkları bir konu oldu. Maalesef işçi sınıfı da buna alet oluyor. 1977’de emek sınıfını temsil eden işçiler büyük bedeller ödedi. Şu anda hiçbir işçinin göze alamayacağı bedellerdi. Bütün işçilerin coşkuyla kutladığı 1 Mayıslar olmasını isterdim. Ama şu anda 1 Mayıs’ın geldiğinden haberi olmayan işçi arkadaşlar var.

ŞANLI: 1 Mayıs, işçi sınıflarının dayanışma içerisinde kutlaması gereken bir gündür. Ancak bunu ideolojik ve siyasi çıkarlar yüzünden başaramıyoruz. Siyasi iktidarlar kendilerine yakın işveren vekili atayarak işçileri baskı altında tutmaktadır. Geçmişte babalarımızın büyük bir mücadeleyle kazandıklarını biz masa başında çok rahat kaybedebiliyoruz. 1997–99 arasında Batman’da çok ciddi bir direniş sonucu taşeron işçilerinin kadroya geçirilmesini sağlamış bir sınıfın temsilcileriyiz ama bugün küçük hesaplar yüzünden büyük değerleri kaybediyoruz. Bu 1 Mayıs, tüm ezilen halkların yeniden ayağa kalkması için bir fırsat olabilir.

TÜRKAN: BİR İŞÇİ İÇİN SENDİKA NE İFADE EDİYOR?

DURSUN: Bir sendika daha önce bir işçi için değil, toplumdaki tüm kesimler için çok şey ifade ederken, şu anda sadece maddi açıdan bir şeyler ifade etmeye başladı. Türkiye’de sendikasızlaşmanın getirdiği ortamdan en çok etkilenen, işçilerdir. Sendikalılaşma, büyük bir hızla çöküntüye doğru gitmektedir. Oysa sendikalar, toplumsal bütün olayların içinde olmalıdır.

ŞANLI: Bir işçi için sendika, daha rahat yaşayabilmek adına konulmuş kuralları koruma mekanizmasıdır. Sendikacılık son süreçte epey kan kaybetti. Bizim konfederasyonlarımızın başındaki insanlar, kendi çıkarları için yakın oldukları partilerden milletvekili ya da müsteşar olabilmek için işçi sınıfının çıkarlarını düşünmeden hareket etmişlerdir. Türk İş Başkanı Mustafa Kumru buna örnektir. İşçilerin tek gücü, birlik ve beraberlik içinde hareket edecekleri ortamlardır. Bunu yaşatabilecek tek kurum sendikalardır. İdeolojimiz, düşüncemiz, fikrimiz, inancımız, etnik kökenimiz ne olursa olsun eğer birlikte hareket edebilirsek bugün kendi haklarımızı, yarın da bizden sonraki gelecek işçilerin hak ve hukukunu sağlam bir şekilde bırakabileceğimizi düşünüyorum. Bunun için sendikalar, işçiler için olmazsa olmazdır.

TÜRKAN: ÇALIŞMA HAYATINIZDA BAŞINIZDAN GEÇEN İLGİNÇ BİR OLAY VAR MI?

DURSUN: Çatışmanın ortasında kaldığım günü hiç unutmam. 1990’larda sahada çalışırken örgüt ile asker arasında bir çatışma yaşandı. Biz işçiler, çatışmanın ortasında kaldık. Ekmeğimizin peşinden koşarken böyle bir çatışmanın ortasında kalmak, beni derinden etkilemiştir.

ŞANLI: Eğitimimi Kimya üzerine aldım. İşe ilk girdiğim dönemde idareciler beni bakım-onarıma gönderdiler. Buna itiraz ettiğimde bana onu da öğrenebilirisin demişlerdi. Şaşkına dönmüştüm. Beher tutan eller, anahtar tuttu.

TÜRKAN: İŞÇİLERİN EN BÜYÜK SORUNU NEDİR?

DURSUN: İşçilerin en büyük sorunu siyasi kimliğin ön plana çıkmasıdır. Oysa emeğin hiçbir fark gözetilmeden kimlik ne olursa olsun ortak paydada buluşması gerekir. Ayrıca işçilerin, toplumdaki diğer kesimleri mücadelesine dahil edememesi de ciddi bir sorundur.

ŞANLI: En büyük sorun, üretenin işçi, yönetenin ise başkaları olmasıdır. İşçiler, emekleri ile bir değer yaratıyor. Yarattığımız değerden hem yeterince yararlanamıyoruz hem de onure edilmiyoruz. Bugün işçi sınıfı dediğiniz insanlar bu ülkeyi kalkındıran tüm değerlere sahip çıkan insanlardır. En basit örneği Batman Türkiye Petrolleri kendi bünyesinde 4 büyük bölge ve BOTAŞ, Tüpraş gibi büyük kurumları var etti. Ama iktidar partileri bunları parça parça satarak kendilerine rant kapısı elde etti. Bugün enerji sektöründe yarattığımız değerler başkalarına peşkeş çekiliyor. Babam TP’de çalışıyordu. Ben yine burada çalışıyorum ama benim çocuğum belki de burada çalışamayacak.

TÜRKAN: PARTİLERİN SEÇİM BEYANNAMELERİNDE İŞÇİLERLE İLGİLİ MADDELER SİZİ TATMİN EDİYOR MU?

DURSUN: Beklenen düzey bir yana, çok düzeysiz vaatlerde bulunuyorlar. Tamamen oy toplama kaygısı ile dile getirilen söylemlerdir. İşçi, hiçbir partinin umurunda bile değil. İşçi sadece bir oy aracı olarak görülüyor. Hiçbir siyasi partinin, iktidara geldiğinde işçi sınıfına hak ettiği değeri vereceğine inanmıyorum. Seçim vaatleri fasa fisodur.

ŞANLI: Bugüne kadar gelen tüm iktidarlar boş vaatlerde bulundular. Söyledikleri vaatleri yerine getirmediler. Ancak son süreçte HDP’nin seçim beyannamesini toplumun tüm kesimlerinin kucaklayıcı, mutlu edici ya da kapsayıcı olarak görüyorum. Ama bundan önceki iktidara gelen tüm siyasi partiler işçilerin sırtından ucuz siyasetle oy kapma dışında hiçbir şey yapmadılar.

TÜRKAN: BATMAN’DA İŞSİZLİĞİN YOĞUN OLMASINI NEYE BAĞLIYORSUNUZ?

DURSUN: Cumhuriyet kurulduğu günden bu yana Doğu ve Güneydoğu’ya dayatılan bir işsizlik var. Temelde işsizlik sorununa hiçbir kesim doğru yaklaşmamıştır. Tam siyasi partilerin istediği bir ortam oluşmuştur. Doğu ve Güneydoğu’da neden işsizlik var diye sorulmuyor. Bu, işsizliğin en büyük nedenidir.

ŞANLI: İdeolojik olarak hükümete ve devlete çok yakın olmayan bir toplum olduğumuz için devlet ve özel sektör, yatırımları bu bölgeye kanalize etmiyor. İdeolojik nedenlerden dolayı buralarda iş sahaları açılmıyor, fabrikaların kurulmuyor, bu bölgede işadamları yaratılmıyor. 70’lerde buralarda tütün, karpuz, buğday gibi ürünler ekilirken bugün sadece tüketici bir toplum haline getirildik. Devlet politikaları ile bunlar sona erdirildi. Batıdaki gibi burada fabrika ve iş imkânları olmadığı için işsizlik günden güne büyüyor.

TÜRKAN: 1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMINI KUTLAYACAK MISINIZ? NEYE VURGU YAPACAKSINIZ?

DURSUN-ŞANLI: 1            Mayıs İşçi Bayramını gelecekte çocuklarımıza miras bırakabilmek için kutlayacağız. Toplumun diğer kesimlerini 1 Mayıs’a dahil etmeye çalışacağız. Topluma 1 Mayısın asıl amacını anlatacağız ve bugünü büyük bir coşkuyla kutlayacağız. Emekçinin, halkın, işsizin, taşeronun, hepsinin ortak paydası olan insanlığın ve barışın öne çıkması için tüm meydanları dolduracağız. Emeğe, barışa ve kardeşliğe vurgu yapacağız. Emek ve bedeniyle bir şeyler üreten insanların huzurlu, barışçıl ve kardeşçe yaşaması gerektiğine vurgu yapacağız.

TÜRKAN: ÇÖZÜM SÜRECİNİN OLUMLU YANSIMALARI OLUR MU?

DURSUN: Çözüm sürecinin özelde işçiye, genelde tüm Türkiye halklarına iyileştirme yapacağına inanıyorum. Hatta Türkiye’nin etrafındaki topraklara da yansıyacaktır. Çözüm sürecine sadece maddi değil, insanlık açısından bakmak lazım. Kimin bunda bir katkısı olursa minnettar kalacağız. Büyük sıkıntılar yaşamış bir toplum olarak anaların ağlamaması ve kimsenin üzülmemesi için biz işçiler olarak bu sürecin arkasındayız.

ŞANLI: Çözüm sürecinin her şeyden önce insanlara bir rahatlık ve huzur getireceğine inanıyorum. Eğer bu topraklarda silahlar sıkılmazsa, babalar çocuklarını gömmez ise, insanlar rahatlıkla dağda hayvancılık, tarlada çiftçilik yapabilirlerse korkusuz yaşamın verdiği rahatlıkla daha mutlu bir toplum olacağımıza inanıyorum. Bu da işçiye, emekçiye, memura, esnafa, toplumun tüm katmanlarına olumlu olarak yansıyacaktır.

TÜRKAN: TÜRKİYE’DE EMEK SÖMÜRÜSÜNÜN TAVAN YAPIYOR. BUNUNLA NASIL MÜCADELE EDİLEBİLİR?

DURSUN: Emeğin sömürülmesinin dünyadaki yansıması Türkiye’de kat kat fazla hissedilmiştir. Emeği sömürülen bir halkız. Sadece emekçiler açısından değil, bütün halkın emeği sömürülüyor. Halkın ve emekçinin pastadan gerekli payı almadığını düşünüyorum. İşçi, üretimden gelen gücünü kullanamamasına bağlıyorum.

ŞANLI: Bugün ucuz iş gücü ve kişiliksileştirilmiş insan profili yaratmak istiyorlar. Dünyanın her yerinde insanlar, emeklerinin karşılığını alıyor. Ne yazık ki ülkemizde 900 lira gibi gülünç bir rakamla içiler çalıştırılıyor. Yıllar önce bugünkü Cumhurbaşkanımızın bir konuşması vardı,  4 kişilik bir ailenin birer tane simit, ikişer tane çay içme görüntüleri vardı. Onu topladığınız zaman 950 lira yapıyordu. Şu anda 15 sene önce eleştirdikleri yerdeyiz. Demek ki Türkiye’de hiçbir şey değişmemiş. Yani insanlar birilerini zengin etmek için köle niyetine, karın tokluğuna çalıştırılıyor. Toplumun bütün sınıflarını gerçekten elini taşın altına koyması lazım. Taşeronlaşmanın kaldırılması, tekstilde çalışan insanların bir araya getirilip birleştirilmesi, tarım işçilerinin bu konularda bilgilendirilmesi, işçinin hak ve hukuk konusunda bilinçlendirilmesi, her şeyden önce emeğine sahip çıkacak bir kitlenin yaratılması gerekiyor. Ürettiğimiz emeğe sahip çıktığımız zaman kâğıt üzerindeki yasalar önemini kaybedecektir.

TÜRKAN: TÜRKİYE, İŞ KAZALARINDA SIRALAMAYA GİRDİ. BUNU NEYE BAĞLIYORSUNUZ?

DURSUN-ŞANLI: Türkiye’de insanın, insan yerine konulmaması en büyük nedendir. İşçi, sadece bir çalışan olarak görülüyor. İnsan gözüyle bakılmıyor. Bir işçi öldü deniliyor. Ölen işçi, patronlar için sadece bir çalışandır. Ama bazıları için çok şeydir. Babadır, evlattır, ağabeydir, eştir. Bir işçi öldüğünde aslında bir aile ölüyor, bir toplum ölüyor. Gelişmiş toplumlarda maden facialarında daha az, işi kazalarında daha az kayıp yaşanıyor. Bunun sebebi hem kullanılan koruyucu teknoloji, hem de verilen iş güvenliği eğitimleridir. Bizim toplumuzda ise insan hayatı çok ucuzdur. İşveren için para, işçi hayatından daha değerlidir. Bu da işçi ölümlerini arttırmaktadır.

TÜRKAN: TAŞERONLAŞMAYA KARŞIYIZ DİYORSUNUZ, NEDEN?

DURSUN: Taşeronlaşmada emek ve işgücü, koz olarak kullanılan bir olguya dönüşüyor. Taşeronlaşma, sadece seçim zamanında gündemde tutuluyor ve taşeronlara iş vaadinde bulunma vaadiyle oy hesaplarının peşinde koşuyorlar.

ŞANLI: Taşeronlaşma ucuz iş gücü demektir. Rahat işten çıkarılabilecek, işten çıkarmakta zorluk çekmeyecekleri, çıkardıklarında maddi külfet hissetmeyecekleri topluluk olarak görülüyor. Bugün sendikalı ya da örgütlü topluluklara haksızlık daha az yapılabiliyor. Taşeronların sendikal hakları, hukuksal hakları ellerinden alınmış oluyor. Taşeron işçi, çok ucuz bir iş gücü olarak görüldüğü için patronlara ve devlete cazip geliyor. İşçinin, karın tokluğuna, beynini çalıştırmadan çalıştırılmasıdır.

TÜRKAN: SON OLARAK NE SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?

DURSUN-ŞANLI: Toplumun ve basının, emeğe, çalışan kesime, 1 Mayıs’a ilgisiz kalmamasını istiyorum. 1 Mayıs’ta üreten biziz, yöneten de biz olmalıyız şiarı ile alanlarda olacağız. Toplumun tüm kesimlerini mücadelemize bekliyoruz.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ANKET TÜMÜ
BATMAN'IN SİZCE EN ÖNEMLİ SORUNU NEDİR?
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE TÜMÜ
28 Mart 2024 e-gazete