Batman Fen Lisesi olarak, 2017 yılından bu yana Batman İl Milli Eğitim Müdürümüz Mahmut Kurtaran’ın başlattığı okuma faaliyetlerini en etkin şekilde yürüten okul olmanın gururunu yaşıyoruz. Bu konuda desteğini esirgemeyen Okul Müdürümüz İsmet Ürüt ve okulumuz öğretmenlerine teşekkür ederiz.
…
Endüstriyel çağın vebası kabul edebileceğimiz 'yaşamayı unutmak' duygusu...
Hayatın içindeyken hayatı kaçırma hâleti...
Kalabalıkların içinde bile insanın hem kendisine hem de çevresindekilere karşı hissettiği yalnızlık...
Koca koca binalar yapıp oraya küçülerek sığmak.
En lüks eşyaları adeta sığınılan binalara koyup kapıları kendilerine bile örten insan izlenimleri... Halbuki ne güzeldir gökyüzündeki yıldızları izlerken karşıdan geçen treni de izlediğimiz ağaçlık yer.
Ne güzeldir toprağın bereketinin insanların büyükçe kalplerine yansıdığı küçük köyler.
Ne güzeldir kapılarının hem kendine hem de gelecek herhangi bir “Tanrı Misafirine “ açık olduğu o köy evleri... Ve paylaştıkça artan bir lokma ekmeği ve yaylaları, Erzincan’dan başlayıp tüm Anadolu’ya yayılan.. Çağımızı çok iyi okuyan ve kalbiyle yazan hikayecimiz Mustafa Kutlu’nun hikayelerinde köye ve öze özlemi az da olsa yansıtmaya çalıştık. Bu hafta 2023 mezunlarımızın 2021 yılında yazdığı ve yayımlamanın ancak bugün nasip olduğu Mustafa Kutlu’nun eserlerine genel bir bakışı okuyacağız. Her satırı öğrencilerimizin yüreğinden damıtılan yazımızı okurken sizlerin keyif alacağınıza inancımız yüksek. 26 kişiden oluşan “Okurların Pusulası“ adlı Batman Fen Lisesi okuma grubumuzun eserini paylaşmaktan onur duyarız.
Merve Öter *Batman Fen Lisesi
…
Ceviz Kurdu ve Mustafa Kutlu
Mustafa Kutlu’nun çokça değindiği konulardan birisi köyden kente veya kentten köye göçtür. Yazar son zamanların modern ve batılılaşma hareketlerinden doğan ve benim tabirimle kabuğuna sığamama duygusunu yalın,anlaşılır ve akıcı bir dille hikayeleştirerek bizlere aktarıyor.
Peki nedir bu kabuğuna sığamama duygusu?
Bu duygu insanın doyumsuzluğunu ve açgözlülüğünü anlatıyor.
Tıpkı ceviz kurdu gibi…
Ceviz kurdu bulduğu bir cevize içine sığabileceği kadar büyüklükte bir delik açar. Cevizin içine girer ve cevizi yemeye başlar. Cevizi yedikçe keyiflenir keyiflendikçe yer ancak bu keyifli kısır döngü yemeğinin bitimine kadardır. Artık şişmanlamıştır. İçerdeki besinler bittiği için çıkmak ister ama bir engel vardır;açtığı delik…
Cevizi yediği sürede ceviz de sertleşmiştir.
Bu delikten geçebilmesi için zayıflaması gerekir ve başlar zayıflamaya. Zayıfladıktan sonra delikten çıkar ama vakit geçmiş ve mevsim değişmiştir. Sonuçta elde kalan aç bir kurt ve boş bir cevizdir. Özetle köyden kente göç de aynı ceviz kurdunun yaşadığı gibi insanların bir anlık hevesi sonucu doğup büyüdüğü yeri terk edip farklı diyarlara göç etmesiyle orada bir süre zenginliğin, bolluğun tadına varıp sonrasında asıl zenginliğin ailesi, memleketi olduğunu hatırlamasıyla dönmeye kararı almasıdır. Ancak burada da zaman geçmiş aslında arkasındakiler de ona özenip onun yolundan gitmiştir ve elinde ne köy ne de akraba kalmıştır.
Aslında Mustafa Kutlu’nun köyden kente göçünü beyin göçüyle de bağdaştırabiliriz.
Bulunduğumuz koşulların yetersizliği ve verilen önemin ihtiyacımız olandan az olması beyin göçüne olanak sağlıyor.
Beyin göçlerinin çoğu yalnız bir kişiyle olmuyor, bir kişinin hareketi binlerce kişinin etkilenmesiyle oluyor.
Bu etkilenen kişiler de gidince arkalarında köyden kente göç gibi sağlam bir ülke kalmıyor ve bunun sonucunda ülkedeki gençlerin çoğunun hayalini yurtdışı süslüyor.
Gençlerin hayalini ülkesinde çalışmak ve ülkesine faydalı olmak diye değiştirmek istiyorsak eğitim ve bilim alanına verilen önemi arttırmalı ve yatırımı bu yönde yapmalıyız.
Gençlere ve bilime yapılan yatırım en karlı yatırımdır.
Bunların yaşanmaması için ne batılılaşma ne de doğululaşmalıyız.
Biz kendimiz olmalı ve geçmişten ders alarak geleceğimizi nasıl daha iyi şekillendirebilirizi düşünmeliyiz.
Çünkü bizi biz yapan değerlerimizdir.
Değerlerimizin kaybı benliğimizin kaybıdır.
Editor : Necdet Çakır