İnsan hayatının kırmızı çizgileri Allah’ın yasasıdır. İlahi sınırlar insan hayatının tüm alanlarını kapsar. İnsan-Allah, ebeveyn-evlat, insan-insan ilişkilerine dair yasalardır. Bunlar inanç, fıtri, insani ve tabii alanlara dair çizgilerdir. Ardından ekonomik ve ahlaki çizgiler gelir. İnsana yasaklanan şeylerin ortak noktası insan fıtratını bozmalarıdır. Fıtratı bozulan sorumluluk bilincinden uzaklaşır. Asıl felakete duçar olur.
Allah’ın yasası Kur’an-ı kerimde bildirilmektedir. ‘’Deki: gelin, Allah’ın size neyi hürmete layık ve dokunulmaz kıldığını aktarayım.: O’ndan başka şeylere kesinlikle ilahlık yakıştırmayın. Anne-babaya iyi davranın. Rızkınıza ortak çıkar endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Zira sizin de onlarında rızkını biz veriyoruz. Açık ya da gizli sizi mahcup edecek günaha yaklaşmayın, haklı bir gerekçeye dayanmaksızın Allah’ın kutsal saydığı cana kıymayın. (kürtaj da bu yasak içinde.) Allah size bunları emretti ki aklınızı kullanabilesiniz.’’(En’am suresi;151.ayet.) Bu yasalar hürmete layık ve dokunulmazdır.
Yine insani ilişkilerin yasasını Allah Kuran-ı keriminde bildirmektedir. ‘’ Rüştüne erinceye kadar yetimin malına dokunmayın. Ne ki en güzel biçimde olan müstesna (maddi ve manevi alanda). Ölçüp tartarken hikmet ve hakkaniyeti gözetin. (bilin ki; ) Biz insana gücünün yettiğinden fazlasını yüklemeyiz. Ve biri hakkında konuşacaksanız yakınınız olsa da adil olun ve Allah’la olan sözleşmenize sadakat gösterin. Bütün bunları Allah size emretti ki, O’na karşı saygıda kusur etmeyin.’’(En’am suresi;152-153.ayet). ‘’İşte bu bizim indirdiğimiz mübarek kitaptır: Şu halde ona uyun ve sorumluluk bilincini kuşanın ki rahmete nail olasınız.’’(En’am suresi;155.ayet.)
Eylem kalitesinin artması için ölçmeye ve değerlendirmeye Kur’an-ı kerim dikkati çekmektedir. ‘’Kim ilahi mahkemeye bir iyilikle gelirse, yaptığının on katını kazanacaktır. Ama kimde kötülükle gelirse onun aynısıyla cezalandırılacaktır. Fakat hiç kimseye haksızlık yapılmayacaktır.’’(En’am suresi; 160.ayet.) İnsanlık cevheri kaybolduğu zaman insan kaybolmuştur. Kurtuluşun temel şartı iman ve salih ameldir..’’ Su gibi akıp giden zamana and olsun ki, ömrünü israf eden insan tarifsiz ziyandadır. Ancak iman edenler, salih amel işleyenler ve birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna.’’Asrsuresi.) Toplum kurtuluşu sadece emir ve yasaklarla değil, iman ve salih amel sahiplerinin hakkı ve hakta direnişi tavsiye ile sağlanacaktır. Kurtulmak için inanmak, ıslah edici eylemler yapmak, hakkı ve hakta direnişi gerektiren sabrı tavsiye etmek gerekir.
İnsanı Allah en güzel kıvamda yaratmış, kıvamını bulması için, üstün yeteneklerle donatmış, yolun başına bırakmıştır. Böylece insanı kendi kendisine emanet etmiştir. Eğer insan emanete sadakat göstermek istiyorsa, kendini Allah’a adayacaktır.. Zira insanın kendisini armağan edeceği ve aldanmayacağı tek kapı Allah’ın kapısıdır. Allah dışındaki bir kapıya adanış aldanıştır. Zira insana değerini yalnızca Allah verir. Bu yüzden kendini Allah’a armağan edene fiat biçilmez. Fiatı biçilenin ise değeri olmaz. Onu alanda çıkar, satanda. İşte bunun ayeti: ‘’Deki: benim tüm istek ve arzum, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, alemlerin Rabbi olan Allah içindir.’’(En’am suresi;162.ayet.) Müslümanın andı bu ayettir. Sadece Allah’ın rızasını kazanmak için ve yalnızca Allah’a yönelerek dua ve ibadet ederim. Ancak Allah’ın egemenlik ve otoritesine boyun eğerek yaşarım ve ancak Allah’ın uğrunda canımı veririm. Ne mutlu Allah’a teslim olarak, Allah’ın yasasına bağlı olarak hayatını yaşayanlara. Selam ve dua ile.