TBMM’de 2022 yılı için bütçe görüşmeleri yapıldığında, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Vedat Bilgin, milyonlarca yurttaşı ilgilendiren asgari ücret, için belirleyecekleri ücretin bayram havası yaratacağını söylemişti.
Zamlar bu kadar can yakıcı bir hal almışken, nasıl bir ücret, bayram havası yaratabilir diye düşünürken, beklenen rakam açıklandı.
Belirlenen rakama göre net asgari ücret 2 bin 825 liradan 4 bin 250 liraya yükseltildi.
Bu ücret artışı işçinin insani koşullarda yaşanmasına yetebilecek m?
Bunu yaşayarak göreceğiz.
Topluma baktığımızda, geleceğe umutla bakmadıklarını görüşürüz.
Bizleri ne bekliyor?
Daha kötü olabilir mi? Gibi sorular karşısında cevapsız kalıyoruz.
Bizleri bekleyen gelecek adeta sisli bir yol gibi karşımızda duruyor.
Önümüzü göremiyoruz ki biraz ilerleyelim.
İnsan yürüdüğü yolun en azından biraz ilerisini görebilmeli ki yürüyüp, hayata devam etmeye güçü olsun.
Baktığımızda kısa vadede bu sisin dağılacağına dair en ufak bir umut bile yok.
Son günlerde ucuz ekmek kuyrukları almış başını gitmişken, on yaşında küçücük çocuklar bile ekonomiden dert yanarken, her tarafta umutsuz, neşesiz, hayalsiz insanlar varken, Türk parası dolar karşısında günden güne değer kaybederken nasıl mevcut durumdan dert yanmadan durulur ben bilmiyorum.
Dikkat ettiyseniz, demokrasiden ve pandemiden söz dahi etmiyorum.
Çünkü insa oğlu için önemli olan karnının doyması.
Temel ihtiyaçlarını karşılamaktan yoksun kalan insanın haktan hukuktan, sanattan bahsedecek hali olamaz. Son zamanlarda ister istemez sadece ekonomiden konuşuruz.
Asgari ücret artışı bir bayram havası yaratacak mı önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Sanki hep dert yanıyor ve olumsuz konuşuyoruz.
Ama bunun bir nedeni var, dert insanı söyletirmiş.
Murathan Mungan’ında dediği gibi
“İzin vermiyor içimdeki eşik.
Araf mı Dumrul mu geçemediğim?
Yürüyüp gitsem içim duracak sanki.
Dursam, kederimden öleceğim…”
Dursak, olumsuzlukları içimize atıp susarsak bu sefer gerçekten kederimizden öleceğiz.