"Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser"
"Asacağımız son kapitalist, muhtemelen bize asma halatını satan kişi olacaktır" Karl Marx
*** Ey aşk ve ey aşık ile maşuk biliyor musun artik para bile etmiyorsunuz. 14 Şubat sevgisizlikler günü... Kanat aşka uçmuyorsa,kalp aşka yanmıyorsa neye yarar ve aşka nefes almıyorsan kaç para edersin.... Amma velakin unutma ki para etmesen bile harcanacaksın... Ben aşkların paraya çevrilebilme ihtimalini sevdim... 7 milyar insan aşksız 7 milyar insan ķöle 2 milyar insanın susuz 3 milyar insanın elektriksiz 4 milyar insanın aç yaşadığı Bu aşksızlık hastalığını ve dahi tedaviyi beğenmiyor oluşunuz kanser olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor ne yazık ki çünkü kanserleri bile bize sattılar bu kapitalist pazarlar uğruna sevgileri ve aşkları bir güne sığdırırken kapitalizm. Ne olacak sonra biliyor musun daha çok para için 24 saat bile fazla geldiğinde SEVGİLİLER GÜNÜ olacak SEVGİLİLER SAATİ kim bilir belki de SEVGİLİLİLER DAKİKASI/saniyesi olacak... Evetttt paraaaa her şey para için.... Bir dakikada daha çok para kazanmak için yarış başlamıştır buyrunuz hediyeler almaya.. indirim indirim herkese bindirim, şey pardon herkese indirim o kaça bu kaça değil Jay Jay Okocha...... Kapitalizm, satamadığı aşkın zaten güzelliğine ihtiyaç duymadığına seni inandırıp onu sana gene satar. Tıpkı bir ağaç gibi düşün aşkı... Aklında gölgeli ya da gölgesiz bir aşk alma fikri yokken yapar bunu hem de... Sonra da bir işine yaramayan aşkınla/ağacınla sıkışıp kaldığın evinde nefes alacak yer kalmayınca şikayet etmeye başlarsın;lakin iş işten geçmiştir ve aşk senden artık vazgeçmiştir bile çoktan. Gerçekleri dile getirecek olan ben ki size göre SOYTARI/ENAYİ elimde megafonla pazar pazar gezer ve seslenirim size hahahayttttt. Ey ahaliiiii duyduk duymadık demeyin... 14 Şubat sevgisizlikler gününden 15 şubat sevgililer gününe merhaba... Aşkların köle pazarlarında bir güle, bir çikolataya olmadı bir kırmızı dona yahut pembe evcillik sutyenlerine kelepçeleştirilerek satıldığı Aşk pazarlarında sesleniyorum... Bugün mallaşmanın zirvesinde, hırsızlığın hissizliğin zırvasında aşksızlığı destanlaştırdığınız, danslaştırdığınız gündür... Mahalle aşklarından club aşklarına doğru evrim geçirtti aşklar bize günlerin günsüzlüğünde ki henüz gün olur Asra Bedel'ken (Cengiz Aytmatov)... Mahallenin, bir mahallelinin bir aşkı olurdu ve herkes ona sahip çıkar Al yazmalım Sevgi Boylum'daki fragmanlara taş çıkartırcasına Türk filmi fragmanları hazırlatılırdı beyaz sinema duvarlarında, nazire yaparcasına açık hava sinemaları Ahmet Arif'e "Biliyorum sen de mi diyeceksin Ama akşam erken iniyor mapushaneye Ve dışarıda delikanlı bir bahar Seviyoooorrrrrrum seni çıldırasıya" dedirtircesine tüm kuşlara aşkın ismini ezberlettirdi mahalle 14 şubat sevgililer günün henüz doğmamışken dona... Henüz Orhan veli böyle havalar mahvetti beni dememişken ve yaşım korku bilmemişken tam da kırkı geçmişken Nazım Hikmet seni bağırıyordu hapishane duvarlarından. Bir trenin dumanında Marilyn Monroe'nin etekleri dalgalanıyordu Necip Fazıl'ın kimsesiz sokaklarında ve henüz Yılmaz Güney gülmemişken kuşlara.. Şimdi bütün mahalleli Maslovun en alt piramidinden yukarı tırmanmayı unutmuşken Ferhat'a/Nasuh Mahruki'ye inat dağlar un ufak edilmekte Şirinsizliğe, aşklar atom parçalanıyor gibi paramparça edilmekte asilsizliğe/Aslısızlığa... Aşklar aşksızlığa sevdalar sensizliğe mendil sallamakta... Sonra herkes ağlamakta nerde eski adam gibi adamlar, nerde eski aşk kadınları demekte; oysa aşk sende, umut sende, sevda sende lakin sen korkarsan ve teslim olursan, üç kuruşa kapitalizme satılır uşaklık edersin insansızlığa... Ve kuşlar yorulur uçmaktan, Aşklar kanat çırpmaktan Kuşlar nefes almaz Bulutlar ağlamaz olur...
