15 ŞUBAT GÖSTERİLERİ

16-02-2015

 

15 Şubat için herkes gergin bir bekleyiş içindeydi. Yine yakmalar, yıkmalar, talan etmeler, yol kesmeler olmasından korkuluyordu. 6-7 Ekim olaylarında meydana gelen karmaşa-çatışma durumunun tekrar yaşanıp yaşanmayacağını insanlar tedirgin gözlerle merak ediyordu.

Gösteriler sakin bir şekilde başladı ve Turgut Özal Bulvarı’nda HDP il binasından Atatürk Parkına kadar yürüyüşe geçildi. HDP Milletvekili Ayla Akat, Belediye Eşbaşkanı Sabri Özdemir ve parti temsilcileri gergin bir atmosfer olmaması için uyarılarını yapıyordu.

Ancak, her şeye rağmen yine de yer yer göstericiler ile polis arasında çatışmalar yaşandı.

Olaylar korkutucu düzeyde değildi, ama HDP’nin il bazında ağır topları onca uyarıda bulunurken ve partililer olayların Atatürk Parkının ötesine geçmesini engellemek için el ele tutuşmak suretiyle yolu kapatırken neden olaylar yaşandı sormak lazım.

Milletvekili Ayla Akat’ın uyarılarına rağmen yüzlerini açmayan, polisle çatışan gruplar kimdir? HDP’nin özellikle gençlik yapılanmasını daha çok kontrol altında tutması gerekiyor. Çözüm sürecinin bir tarafı olan ve 6-7 Ekim olaylarından sonra bu tür olayların hem provokasyonlara hem de huzursuzluk ve herkes için de emniyetsizlik ortamına dönüşeceğini gören HDP’nin çok daha tedbirli olması gerekiyor.

Bu tür olaylarda partinin ağır toplarının, sözü geçen isimlerinin, parti temsilcilerinin de sahaya inerek aşırı grupları teskin etmesi ve kontrolü sağlaması gerekiyor. 15 Şubattaki olayların korkutucu bir düzeye gelmemesinin ana nedeni de budur.

Bu tür olaylarda kontrol altına alınamayan bir grup olayların çok vahim bir yönde seyretmesine neden olabilir. Bu tür eylemler provokasyona açık olduğundan birkaç kişilik bir grupla başlar ve provoke edildiğinde genele yayılır. Bu durumda önünü almak mesele olur.

Esnaf kepenk açmadı, bankalar bankomatlarındaki paraları çekti, şehrin belli bölgelerinden yanık teker dumanları yükseldi, şehirde keskin bir yanık teker kokusu yayıldı ama insan canına halel gelmemiş olması, ölümler yaşanmaması olayın iyi tarafıydı.

Bir günlük küçük mağduriyetler yaşandı, keşke bunlar da yaşanmasaydı.

6-7 Ekim olaylarından sonra vatandaşın-esnafın kapıldığı korku ve endişe atmosferinin bertaraf edilmesi gerekiyor. Eylem yapılacaksa, HDP’nin işin başında kontrolü sıkı tutması ve esnaflara zarar verilmemesi hususunda gerekli uyarılarda bulunması gerekiyor.

Neticede burası bizim memleketimiz ve bu insanlar da bizim insanımız. Kendi insanımızın mağduriyeti üzerinden hiçbir hak-hukuk kazanamayız.

Türkiye geneline baktığımızda da olayların korkutucu düzeylere ulaşmamış olması, HDP’nin parti olarak 6-7 Ekim olaylarından ders çıkardığını gösteriyor.

Daha çok özen göstererek bu gerginliklerin de aşılacağını, bir daha yaşanmayacağını görüyoruz.

Seçimler yaklaşıyor. Parti olarak seçimlere gireceğini deklere eden HDP’nin Türkiye’nin farklı kesimlerinden de oy alabilmesi için öncelikle bölgede huzur ve güven ortamının tesisine katkıda bulunması gerekiyor. Eğer seçim barajı düşürülmezse –ki şu anda değişmeyeceği görülüyor- HDP’nin Karadeniz’den, İç Anadolu’dan ve diğer bölgelerden de oy alması gerektiğini biliyoruz. Almış olduğu kararla bölge sınırları içinde yürütülen siyaset kabuğunu kırmak isteyen HDP’nin Türkiye partisi olabilmesi için artık bölgesel ve etnik argümanları geride bırakması gerekiyor.

Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde almış olduğu oy oranı, bunun imkânsız olmadığını gösterdi. Artık Türkiye’nin geneline hitap eden bir siyaset üslubu, ülkenin genelini konu alan projeler ve hedeflerle halkın önüne geçmesi gereken HDP’nin gençlik yapılanmasını da artık bu doğrultuda yönlendirmesi ve yönetebilmesi gerekiyor.

Bunun sağlanması durumunda da ülkemiz ve bölgemiz için çok büyük bir kazanım sağlanacağını düşünüyorum. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?