30’LU YAŞLARDAYKEN KOL SAATİM 5000 LİRAYDI

11-06-2019

Bugün 52 yaşımdayım ve babamın 80 yıllık saatini kullanıyorum, 10 liraya almış. İkisi de aynı zamanı gösteriyor.

Yine 30’lu yaşlarımdayken ceylan derisinden cüzdanım vardı, 400 Dolara almıştım. Bugün 52 yaşımdayım, cüzdanım sıradan 30 liralık yapay deriden.

İçine ne kadar para koyarsam koyayım bir fark yok, pazarda kimse cüzdana bakmıyor.

30’lu yaşlarımda tripleks bir villada oturuyordum. Bugün 1 oda 1 salonda yaşıyorum. Ve aynı yalnızlık var evin her köşesinde, tıpkı koca villada olduğu gibi.

30’lu yaşlarımda BMW arabam, motorsikletim vardı. Şimdi 52 yaşımdayken, onlarla gittiğim aynı yerlere otobüsle gidiyorum, hemen hemen aynı sürede ve yine hemen hemen aynı konforda.

Ve gençken pahallı içkiler içerdim, şimdi 30 liralık şarap içiyorum. 4. Kadehten sonra aynı sarhoşluk var. Sadece pahallının farkı cebimde kalıyor.

Mutluluğu lükste, markada, pahallı tatminlerde yaşadığımı zannederdim.

Şimdi mütevazi bir hayatta daha sakin ama huzurlu olduğumu fark ettim.

Seçimleri 30’lu yaşlarımdakileri ölçü alarak yapanlarla, 52 yaşımdakileri ölçü alanlar arasında tek fark var; “son virajda hafızada kalacak olan, nefes mesafesi yaşanan sevgi ve tutku olacak.

Elimi tuttuğunda kolumdaki saatin fiyatı ya da markası değil, hissettiğin güven, sıcaklık ve kalbindeki mutluluk kalacak.”

...

Zaten yaşlanıyorum, anılarımda markalara değil, duygulara yetecek kadar enerji var.

Merak etmeyin, burada mevzubahis kişi ben değilim. Zaten kim de olduğu önemli değil. Söylediklerini dikkate alın siz. Kaçımız bu bahsedilen hayatları yaşıyoruz?

Neden bu kadar meraklıyız 300 metre karelik 4 oda 1 salon evlere,

4 halkalı, Kocaman yıldızlı arabalara ne zamandır böylesine düşkünüz?

Cebinizde taşıdığınız 1500 liralık telefonla 8 – 9 bin liralık telefon aynı işlevi görmüyor mu? Şimdi bana fakirlik edebiyatı yapma diyenler olacak. Kaldı ki ben de sevmem o edebiyatı yapanları.

Ama göz var izan var, akıl var mantık var. Biraz durup düşünün şöyle bir. Bu şişkin  ego göstergesi meta lar sizleri ne kadar mutlu ediyor? Vallahi mutluluktan ölüyorum diyenleriniz varsa bir şey demiyorum ve mutluluğunuz daim olsun diyorum. 

Bu kadar eşyaya harcanan paralara acıyorum cidden acıyorum, ama görüyorum ki memleketin kızları da fena halde düşkün böyle şeylere. Ama endişelenmesinler, panik yapmasınlar, önünde sonunda bir şekilde kavuşurlar bir şekilde. Çünkü su testisi suyolunda kırılıyor genelde. Ama germek anlamda mutluluğa erişebilirler mi, açıkçası o konuda garanti veremiyorum.

Ben, yazımın ilk satırlarında bahsettiği hayatı yaşamayı tercih etmeye çalışacağım ve çalışıyorum artık. Ve tabi ki ismini vermeden geçemeyeceğim, bu satırlar sevgili Hakan Denker’e ait.

Keşke aynı pencereden bakabilseydik…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?