ACI

24-01-2019

Sanatsal çalışmaların acıyı hafifletmesi ve hayatı katlanılır kılması gibi işlevleri var derler. Çehov’un bir öyküsü, bu önemli düşünceleri bana hatırlattı. Öykünün adı : ‘’ Acı ‘’

Öykü bir epigraf ile başlıyor: ‘’Kime anlatsam kederimi?‘’

Soğuk bir kış akşamı kar yağıyor. Bir arabacı yolcu beklerken üzerindeki kar alçı kadar ağırlaşmış: ‘’Bir hayalet gibi bembeyaz.‘’ Arabacı kara karşı kayıtsız davranıyor. Belli ki bir acısı var. Kafası sadece bir şey düşünüyor. Öykü ilerlediğinde, arabacı yerli yersiz araya girip yolculara bir hafta önce oğlunun öldüğünü söyler. O hepsini anlatmak için çırpınıyor. Kimse de onu dinlemek istemiyor. Ve hızlı gitmediği için ona kızıp bağırırlar. Acısını açma isteği ve açamama ile boğuşur.

Arabacı üzüntü içindedir. Yalnızdır, yorgundur, üşüyor ve kederlidir. Acısını belki anlatıp rahatlama umuduyla arabacıların hanına gider. Hana girince gözleri uyku dolu genç bir arabacı su içer. Arabacı onunla konuşmak ister.  Adam yorganı üzerine çekip uyur. Yalnız kalan ve uykusu gelmeyen arabacı atına yem vermek için dışarı çıkar. Nihayet bir dinleyici bulma sevinciyle içini döker…

Pek çoğumuz bu arabacıya benzeriz. Hem yazarak hem konuşarak her zaman yaptığımız dil dökmektir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?