AŞK YOK DİYENLER İZLESİN SADECE
YALNIZLIĞIN LANETİNİ/SENİN LANETİNİ
Bak eyyyy aşk!
Bir düğünün ortasındayım ve son ses Ankara’nın bağlarında İstanbul’un göbeklerini çalarken orkestra; gözlerim kapalı kalbim sana koşuyor dört nala, pazar yerindeki sessizliği yaşayan şair gibi.
İzle bu gümbür gümbür bağıra bağıra tüm müziklerin sesini bastırırcasına... .... diye çarpan kalbin sesini... Sus konuşma ve sadece izle...
Biliyorum yine izlemeyeceksin ve sonra entellektüelizmin dibine vurup filozofça edalarla AŞK yok diyeceksin…
Hahaahhah hiiiii hoooo pis pis sırıtacaksın bir de üstüne üstelik.
Sen Bağdat sokaklarında, Dubai'de beş boynuzlu otellerde bilmem hangi Kanarya’nın hangi adasında aşkın sana gelmesini bekliyorsun, yaşın geçmişken dedemin ikinci bilye oynama çağını...
Oysa sen aşkı bilmiyorsun ki aşk sana gelsin...
Yusuf kuyuda, sen dağlarda gezersin de gezme bu dağlarda ceylan dersin…
Leyla çölde, sen barlar sokağında parkur atarsın bre gafil Mecnun; nerde Açelyam diye ağlarsın...
Ferhat, Şirin'in kokusunu duymak için dağları delerken sen öküzlerde tren biniyorsun sonra da papatya falları açıp Tuğce seviyor sevmiyorlardan medet umup Neşet Ertaş dinliyorsun...
Tahir gibi Zühre gibi gör; tavşan gibi kaç tazı gibi tut aşk istiyorsan...
Gözlerin körse kapat gözlerini elini kalbine koy hisset Mem, durmuş denizin kıyısına Zin'i yaşıyor; Aşık Veysel’i hissediyor, anlıyor...
Aslının zulümleri zülüflerinde sen zalimin koynunda sonra da AŞK YOK DERSIN,
Heyhat heyhat kim bilir bu kaçıncı kapını çalışı aşkın, oysa sen başka kapılarda dilencilik yapar aşk ararsın, Binevş altın tepsilerde sana aşk sunarken Cembeli aşkın için lâl olurken...
Aşkı bekleyeceksin ölümüne hem de sen ona gitmeyeceksin sabırla bekleyeceksin, o da sana gelecek...
Aç gözlerini kalbini ve beynindeki tüm hücreleri ki aşk o kapıyı çaldığında duyasın tak tak tak seslerini lakin bilmelisin ki dostum senin kalbin kulakların ve gözlerin mühürlenmiş...
Önce sen dinle Cago kulaklarını dört açarak ve sonra söyle onlara Cago onların kalbi hissetmez, gözleri görmez, kulakları duymaz; çünkü aşk küstü onlara, terk etti onlara dır dır ede ede...
Hem bak Cago aşk kapıyı tak tak diye çalmaz hala bunu bile bilmiyorsun ve bilginin bilgisizliğinden bile acizsin...
Kapa gözlerini ya tık tık tık bir maden işçisinin sabrıyla çalar aşk kapıyı ya da bir bakarsın ki gümbür gümbür çalar kapıyı ve ben geldim der...
Sense ey yüreği kör lanet olası dostum onu bile işitmekten acizsen sabırla örülen ve sana gelen aşkı nasıl hissedeceksin...
Sen yalnızlığın lanetini yaşamaya mahkûmsun dostum: yanlış yerde, yanlış zamanda, yanlış insanlarla olmanın ve aşka kör olmanın laneti bu...
Sonra da AŞK YOK DİYECEKSİN...
Aşk nerde biliyor musun kalbini dört aç ve dinle bak bu da sana son kıyağım olsun yalnızlığın lanetiyle lanetlenmiş lanet olası dostum…
AŞK sana şahdamarından bile yakın...
