AT’I UÇURMAK

15-03-2016

Bu gün siyasi yazmak istiyorum ama bildiğiniz ve tahmin edeceğiniz üzere siyasi yazarken sınırları geçmemeye, mahkeme ve savcıların kapsam alanına girmemeye dikkat ederek yazabilme becerisinde yazmayı başarmak hüner olmalı diye düşünüyorum.

Ülkemizin içinde bulunduğu sosyopolitik, özel ve tüzel nedenlerden; siyasi iktidarın yazılara ve yazarlara bakış açısını da göz önünde bulundurarak yazacağım.

İleri demokraside basına verilen değer ve haklar bizde de olabilseydi yukarıdaki açıklamalarımı kale almadan hatta onları yazmadan konuya girerek kimin kim olduğunu ne yapmak istediğini yahut niçin neler yapmadıklarını açık, açık örnek ve belgelerle, kendi söylem ve icraatlarını, çelişkilerini, başarısızlıklarını gönül ve vicdan rahatlığıyla yazacaktım. Peki, yazabiliyor muyuz? Hukukun hukuk anlamda hür ve bağımsız olduğu, mevcut yargı ve yasaların bağımsız olduğunu kim, kimler söyleyebilir? Söyleyenler varsa not almak istiyorum o söylemleri.

Yine rivayetle yola çıkmak iyi olacak her halde bir zamanlar bir ülkede atını çok seven, çok değer veren bir padişah varmış. Gel zaman git zaman padişahın atı çok hastalanmış.

 Hayat ile ölüm arasında sınırdaymış ‘’Border Line’’ öldü ölecekmiş. Padişah ferman buyurmuş:

-Atımı iyileştirebilecek hekim varsa ödül vereceğim. Demiş. Sonra da eklemiş fermanına iyileştiremeyip atım ölürse ibret-i alem olsun diye idam sehpasında onu infaz ettirip sallandıracağım.

Ödül almak isteyen hekim bile olmayan deyim yerindeyse bir at cambazı saraya gidip padişahı da ikna ederek at ile ilgilenmeye başlamış fakat ne çare at cambazı atı bir türlü iyileştiremiyor ve korku nöbetlerine kapılmış zira gaddar padişahın onu idam ettireceğini çok iyi biliyormuş.

Pratik zekası olan bu at cambazı padişahın huzuruna çıkıp at ile ilgili sözlü rapor ve genel bilgi ile afaki, ekstrem bir öneriyle çıkmış. Padişah sabırsızlıkla açıklamayı bekleyip:

-Konuş bakalım hekim başı! Atımı iyileştirebildin mi? Son durum ne? Atıma ne zaman bineceğim? diye sorular sormuş.

At Cambazı:

-Hünkarım atınızı hızlıca iyileştiriyorum yalnız emir buyurur da bana bir yıl müddet verirseniz ben bu atı yürütmeyip uçuracağım. Uçan at olacak yok eğer başaramazsam beni idam ettirin emriniz, cezanız başım üstünedir demiş.

Padişah da uçan atı duyunca sevinçten hemen teklifi kabul edip at cambazına bir yıl müddet vermiş. Ne de olsa atı uçuracak ya.

At cambazı evine rahat bir nefes alarak dönmüş. Korkuları dinmiş. Olup bitenleri eşine de anlatmış. Yalnız eşi ikna olamayıp:

-Sen hekim değilsin, sağlıktan anlamazsın. Hiç senin atın olmadı be adam! Nasıl olur da sen Padişahın ölmek üzere olan atını uçuracaksın? Pratik zekalı at cambazı kralı ikna eder de eşini mi ikna edemeyecek?

-Yahu hanım! Bir yıl müddet aldım padişahtan bakarsın bir yıl içinde padişah ölür, veya at ölür yahut ben ölürüm ha! Bu saydığım ölümler gerçekleşmezse kaçar gideriz bizi göremeyecekleri başka bir beldeye demiş ve böylece eşini de rahatlatmış. Rivayet bu ya öze gelirsek;

Türkiye’de bu at cambazı gibi zaman kazanmak isteyen siyasilerin içinde siyaset cambazları var. Söylemleriyle bizleri rahatlatıyorlar.

Melon şapkadan tavşan, kuş çıkartıyorlar. Sizler bu siyaset cambazlarını çok iyi tanıyor biliyorsunuz.

Ancak yanılgıları da yok değil kazanmak istedikleri zaman onlar için zaman kaybı da olabilir. Bir futbol karşılaşması düşünün ki erken bir gol bulup daha çok gol atacağına hile, doping ve şikeyle oyunun yetmiş beşinci dakikasına kadar oyunun üzerine yatar yalnız rakip takım son çeyrekte iki gol bir penaltıyla üç - bir skoru değiştirir.

Buna benzer örnekleri çoğaltabiliriz ama atı uçurma rivayetiyle eş değer hileler, tuzaklar, yalanlar kirli oyunlar oynanıyor Türk siyasetinde kamu oyunun gözlerinin önünde.

Herkes bu figüranları, at cambazlarını çok iyi biliyor ve tanıyor.

Rahmetli çoban Sülo’nun da kır atı uçmadı partisi sandığın dibine gömüldü. Yalnızlaştı.

Tüm dost görünümlü dostlarını yalakalarını kaybedip tek başına kala kaldı.

Tarihe kötü notlar düşürdü bu rahmetli çoban süloyu da arıyoruz ya işte bakın nerelerden nerelere gelindi bu kalkınan, bu değişen, bu yeni Türkiye’de bilmem ki sizler de eski siyasileri arıyor musunuz? Yorum, karar okurundur diyorum

Bir şiirimle bitiriyorum.

 

 

 

ÖMRÜ YAMALAMAK

Ölümü ertelemek,

Mümkün olsaydı

Ya da ömrü uzatmak

Veya ödünç bir kaç

Beş yıl

Ekleyebilmek

Yama misali

Tükenmekte olan

Bu çileli ömrüme.

Ömrü yamalamak

mümkün olsaydı.

25/11/2014 - İstanbul

M.Ekmen

 

Atlar uçmaz, uçurulamaz kuş beyinli kuşlar beyin ve organları, kanatları sağlam ise uçarlar. At cambazı da nereye kaçarsa kaçsın dünyanın ve atmosferin dışına çıkabilecek değil ya eninde, sonunda attığı yalanın hesabını verecek başka da yolu yok olamaz da, olmamalı da.

Hukuk guguk yön ve eksen değiştirilebilir aslolan Allah’ın hukuku ve yazgısıdır rahmeti yahut gazabıdır ey siyasiler bu böyle biline.

Kalın sağlık ve sevgiyle siz saygın Batmanlılar ve Sonsöz okurlarımız

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?