Athena, Gavras ve Baskıyla Ehlileştirmek

Athena, Gavras ve Baskıyla Ehlileştirmek
25-11-2022

Romain Gavras tarafından yönetilen Athena [2022] yakın zamanda bir dijital platformda yayınlandı.

Film eleştirmeni değilim. Her gün 2-3 film izleyen bir sinefil de değilim. Eleştiri kısmı beni aşar. Amatör bir izleyici olarak filme değinmek istiyorum sadece.

Filmin 11 dakikalık tek plandan oluşan giriş bölümünü hayranlıkla izledim desem yeridir. Yumruk etkisi bırakan 11 dakikalık tek bir sekans düşünün.

Sadece bunun için bile izlenir.

Uzun, tek plan sekanslardan oldum olası pek keyif alırım.  İzleyenler olmuştur muhakkak, sinema tarihinde tek plan uzun sahnelerin yer aldığı sayısız film vardır. Söz gelimi Outlaw King [2018],Birdman [2014], Gravity [2013], SnakeEyes [1998], Rope [1948], Children Of Men [2006], 1917 [2019] ve Nokta[2008]onlardan birkaçı.[1917 için ayrı bir parantez açmak gerek, çünküSam Mendes olağanüstü bir işe imza atarak kurguyu tek bir sekans üzerine kurdu. Tek perdelik bir tiyatro oyununu andıran yapısıyla filmi meraklısına tavsiye edelim burada.]

Tereyağından kıl çeker gibi rahat ve usta işi kamera hareketleri, renk paletleri, oyuncu performansları gayet yerinde. Yönetimi, set tasarımı, kurgusu ve çekim ölçekleri gibi teknik detayları şapka çıkartacak cinsten. Bir müzik klibini andıran sinematografisine ve saat gibi işleyen, hiç durmayan temposuna moda tabirle düştüm.

David Leitch yönetimindeki AtomicBlonde filmini izleyenler bilir. Aksiyon sahnelerindeki -özellikle araba kovalamaca sahneleri- kamera hareketleri enfesti. Kameranın küçük bir kuş gibi giremez dediğimiz her yere, özellikle arabanın içine rahatlıkla girip çıkması, gezinmesi ve her şeyi görmesi çok da alışık olmadığımız bir durumdur. En azından bana göre. Aynı şeyi Athena’yı izlerken de hissettim.  Yönetmenin hızla sürdüğü bisikletinin arkasından [Kalabalık caddelerden götür bizi Hoke!] olan bitene şahit olmak gibiydi bu deneyim.

Göstericilerin polisle çatışmasıyla başlar film. Athena isimli gettoda süren isyanın birinci günü işlenmekte sadece.

Yönetmen daha ilk dakikada seyirciyi rahat koltuğundan alıp çatışmanın, isyanın, deliliğin ve şiddetin ortasına bırakıveriyor.

Baskıyla kontrol altında tutulmaya ve ehlileştirilmeye çalışılan gettoların çok eskilere dayananhoşnutsuzluğu ve homurdanmaları, bir çocuğun öldürülmesiyle saf öfkeye ve şiddete evrilirAthena’da. Bu hep böyle değil midir? Homurdanma olarak başlayan hoşnutsuzluklar bir kıvılcımla şiddete dönüşür bir süre sonra ve kontrol altında tutulduğu sanılan şeyin aslında kontrolaltında olmadığı anlaşılır.

Film en çok da bunun üzerine.

Baskıyla terbiyle edilmeye çalışılan toplumunkaosa sebep olması…

Kaos ise hayatımızın merkezinde hissettirmeden ve sinsice gezinen kötü niyetli gölgelerin işine yarar daima! Bu düşünceden hareketle RomainGavras kör göze parmak hesabı diyerek gölgeleri işaret eder filmin bir yerinde. [Gavras’ın korkak olarak yaftalanacağı bölümdür aslında burası.]

Ajitasyon kartını masaya sürmeden trajik bir hikâyeyidelilik ve öfke humması şeklinde anlatmak kolay değil. Gavras bunu başarıyor. Bir orkestra şefi gibi senkronize bir şekilde idare edilen yüzlerce insanın desteğiyle sokağı ve kargaşayıestetize bir biçimde önümüze sürüyor. Üstelik terazinin kefeleriyle oynamadan ve popülizm patikasına girmeden yapıyor bunu.

Bununla birlikte RomainGavras’ın, final tercihinden dolayı politik bir duruş sergilememekle ya da korkak olmakla suçlanmasını da doğru bulmuyorum. Hikâyenin kendisini ve işleyiş biçimini finalin arkasına yaslayarak değersizleştirmek ve böyle bir yargıya varmak Gavras’a haksızlık olur.

Gavras’ın final tercihi bana göre ne ihtiyattan ne de taraflardan birini güzelleme suretiyle konfor alanını koruma isteğinden geliyor. Masum ya da suçlu, haklı ya da haksızın peşinde değil.

Bir gazeteci ya da belgesel yönetmeni gibi mesaj kaygısı gütmeden ve müdahil olmadan işliyor hikâyeyi.

Athena filmini çekerken Gavras’ın insana özgü duygu, istek ve zaaflardan sıyrılarak ve tamamen hissizleşerek kameranın arkasına geçtiğine inanıyorum ya da inanmak istiyorum.

 Bana göre o, kadraja giren herkesi çekmek isteyen -bu film özelinde- kameranın arkasındaki gözdür sadece.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?