Sevgili heval, corona
Evde karantinada oluşumun 40'ıncı mı 41'inci günü mü bilemiyorum çünkü artık zaman tutmuyorum,hem de karantina 40 gün sürer ve kırkı çıkınca da öldü de bitii 41 kere maşallah denilir. Ya da oldu da bitti baby boommmm(bebek patlaması) maşşallah denilir.
Bu arada az daha unutuyordum heval! Günaydın nasılsın iyi misin, uykunu alabildin mi.. Alışabildin mi
İnsanoğluna.Fareleri mi, Ferarileri mi;yoksa Ferayeleri mi daha çok seversin? Kedilere mi Fordlara mı; yoksa lordlara mı daha yakınsın. Net gidiyor da net alamadım cevabını yine. Hem nedir hep kıvırmacalar? Sanki sana çip takmışlar. Neeee pişman mısın, sevmedin mi bu insan bedenlerini? Hayvanları tercih mi ederim diyorsun.Hayvanları sevmeyen biri insanları nasıl sevebilir ki? Onları beslediği için mi acaba.
Neyse dinle dinle, şimdi senin dertlerini dinleyecek durumda hiç değilim...
Bir labirentin ortasındayım. Labirent bir suyun içinde su kanlar içinde.Kanlar İstanbul kanalı içinde, İstanbul kanalı gözler içinde. Düşeşe düşeş mi ;yoksa dişe diş, kana kan mı?
Gözüm sokakta ;yoksa Yusuf Yusuf üç buçuk karantinal g...tüm evde bir bulmaca.Sağdan sola üç harfli:AŞK.
Soldan sağa altı harfli:SEN- BEN.
Yukarıdan aşağıya beş harfli:BEBEK. Al sana Sait, işte mutluluğun formülü ÜÇ BEŞ, hem azın çok, çoğun da az olduğu günlerdeyiz demedi deme, Aşağıdan yukarıya altı harfli:Corona. Bir karantina bölgesinde herkes evde, bakalım sonuç ne olacak... Baby boommm mu (bebek patlaması) yoksa evlilikler bom bom sonra da gümmmm mü (boşanmalar)?
Aslında sana alışmaya da senle yaşamayı öğrenmeye de başladık sevgili corona. Hatta senden sonra gelecek hantal Hantaya bile hazırız...Ölüm oranları artıyor; lakin senden önce de vardı...Ve adaletsizlik vardı senden önce, sadece fakirlere bulaşıyordu ölüm. Afrika'da ellerini yıkamak için su bulamayan ve açlıktan ölen çocuklar.Filistinde yaşları büyütülüp 9 yapılan sonra da işkence kamplarında kalpleri gerilla diye duran çocuklar. Kalbimin orta yerinde bulmacalar ortasında, Nüdistan'da annesizliğe babasızlığa ölen bebeler. Mülteciler, mülteciler;yine sen, yine sen diye diye coronal kapitalist aşklar uğruna kullanılan mülteciler. Çin'de işkencede bedenini türkülere terk eden Türkler,daha kimler kimler... Her ne olduysa sanırım bu sefer birilerine/emperyal ekonomik çıkarlara dokunmaya başladın... Ölüm neylersin herkesin başında demişti ya şair o minval üzeresin...
Ölüm senin peşinde
Sen neyin peşindesin
Senden önce de faşizm vardı ; lakin seninle basamak basamak tırmanmaya başladı mavi bulutlara beni unut dercesine.Sende önce kuzey güney ve değişik kutuplara paramparçaydı dünyamız: Kürt, Türk. Alevi, Sünni. Laik antilaik. Örtülü, örtüsü. Dindar, Ateist Şimdi yeni bir yükselen faşizmle karşımıza çıktın... Yaşlılar, gençler ırkçılığı....
Bir sabah uyanıyorsun ve tam yataktan kalkacakken bir bakıyorsun yanında biri. Aman Allah sen de kimsin nerden çıktın?Dört duvar arasına aslan terbiyecilerinin arasına konulmuş bir aslansın.. Çıkmak istiyorsun önce.Sonra yavaş yavaş alışıyorsun... Öyle bağırıyor ve kavga ediyorsun ki her gün coronal ölüm artışlarını bile duymuyor, görmüyorsun.. Çünkü aslında bütün bugünler dün.... Kalbim sana yakın ama arada dağlar ve kahrolası gururun var, km' ler var.. Sağlık bakanı gözleri kıpkırmızı, yüreği maviye maviye çalar vaziyette bir insanımız öldü diyor. Sen hangi güç bana zincir vuracak şaşarım kükremiş sel gibiyim diyorsun hala. Medeniyet dediğin Avrupa'nın değil tek dişi değil, dişi kalmamış farkında bile değilsin. Onunla kalacağıma ölürüm diyorsun...Radyoda bir Kızılderili ise bir şiir okuyor:
Ağlama
Ölmeyeceğim....
Bir haç metre uzak durun deniliyor sen zaten km'ler uzaktayım diyorsun önceleri...Sessizlik... Sonra bir savaş, bir barış, bir tsunami, bir Nuh tufanı evdeki aşksal mevzulardan mevziler. Yani bildiğin dışarısı içerisi her yer cehenem virüse ne gerek var ki...
Hasret, aşk derken
koklamaya,
Yaklaşmaya,
Bakmaya,
Dokunmaya ve görmeye başlıyorsun yavaş yavaş... Meğerse kör olduğun çocuğunmuş, eşinmiş, sevdiklerinmiş.Çekmeye başlar Coronlar horon ve yeniden yeniden aşık olmaya başlarsın yeniden... Coronal kapital aşklar... Bir virüs ne aşklara gebeymiş meğer.. Yarın yok, bugün var diyor. Az sonra yok, şimdi var diyor... Korkma diyor... Sev, öp, okşa, dokun diyor...
Korkma zor değil
Korkma korkma zor değil
İyi bir alışkanlık edindiyse kalbin
Kork ama umut et zor değil.
Cahit Zarifoğlu
Bak deniz diyor, mavi diyor, gözlerin diyor.. Kalbin, her yer masmavi, kalbin yakın mı yakın sadece unutmuşsun, hayat telaşesi içinde... Sev kardeşim, bu ne güzel dünya seven sevene... Sesizlik yağdı gökten meğer aşkın sessizliğe ihtiyacı varmış. Çünkü önce karşındakini sonra kalbini dinlemeyi öğreniyorsun.. Ama bak sakın unutma aşkın dile ihtiyacı yokmuş. Bunu da coronal günlerde öğreniyorsun. Dışarı çıkıyorsun ve yağmur yağıyor ama ben hiç şemsiye açmıyorum biliyor musun..Ben hiçbir yağmurda şemsiye açmadım belki sen yağarsın diye kalbime gökten. Sen aç kalbinin şemsiyelerini üzerimize gökten aşk yağsın hapşırıklarla karaciğerlere ordan da kalbimize...Sonumuz ya aşk ve baby boom ya da taktik maktik yok bom bom ve gümmmm sonra da ayrılık.... Haydi bakalım hayırlısı.....
Sevgili heval Corona sana, kapitalist- zalim ağababalarına ve işbirlikçi yavşaklarına olmazsa bile tüm dünya kardeş halklarına bu karantinada
iyi arayışlar, yolculuklar, iyi aşklar, güzel sevmeler ve sevilmeler, sağlıklı cinsel yaşamlar ve mutlu bir hayat diliyorum...