BAKABİLSEYDİK ALLAH İLE…

18-06-2015

Malumunuz ki evren gözlerimizin gördüklerinden bir başka olarak, bir de görmediklerimiz ile vardır. İşte insanoğlu bu görülmeyen ile görülen farkını edebiyatta soyut ile somut, hissiyatta manevi ile maddi, öte âlem ile ilgili olarak ta dünyevi ve uhrevi olarak bir sürü kavram ile açıklamıştır.

Nihayetinde kavramlardan da anlaşılacağı gibi; görülmeyenlerin de insanoğlunun hayatında en azından söylemde dahi olsa, kabul edildiğini yani bilindiğini görüyoruz.

Tabi bu kabullenme seviyesi ise görülenlerde daha baskın olacak ki; görülenlere bağlılık, görülmeyenlere iman konusunda daha sıkı bir tavır sergilemektedir.

Öyle ki dünya hayatı da dünyevilere olan bağlılığın paralelinde bir gelişim göstermiştir. Yani insan inandığı gibi olmuştur.

Bir bakıma insan şiddetle inandığına benzemeye başlamıştır. Altın gibi bakmış mesela, zevk ve sefadan salyalar akıtmış, alemin gecesini pislikleri örtmek için bir perde olarak algılamış, güneşini ise düşünmeye bile gerek duymamış…

***

Kiminle olursanız, onun gibi olursunuz misali, neye inanırsanız, onu yaparsanız düz mantığından ötürü, maalesef Boğaziçi Köprüsünün manzarasından hayretler yaşar iken, ölümün dirilişinde vaat edilen cennet duyumları karşısında bırakın hayreti, kılımız bile kıpırdatmamaktadır.

Bu durum o kadar ilginçtir ki; hayırlı amelden yoksunlar, Allah'ın rahmeti ile cennete girebildiklerinde, nasıl yüzleri olacak cennete ayak basmaya işte o hayret verici.

Manzaraları Allah'ın vaat ettiklerinden daha bir hayretle karşılayanların, Allah ile karşılaşmaları ibretlik olacaktır.

Yeryüzündeki birçok sıkıntının en birincil sebebi; Görülmeyene olan gerçek inançtır.

Yani dünyayı Allah'ın birliğinde eşitleme, yaratana koşulsuz bağlılık, söylemde inanılana kalben tasdik, kalben tasdik olunana, bedenen itaat ve bu gerçeklerin oluşturduğu düzgün bir hayat.

Kademelerden oluşan imanın; insanın fikrini, zikrini, hayatını, bakış açısını, ve bütün benliğini dezenfekte etme özelliği vardır.

İçerken iyileştireceğine inandığımız tablete duyduğumuz inanç kadar bile inansaydık Allah’a, o bizi hiçbir durumda yarı yolda koymaz, hiçbir kötülüğün esiri etmez, ne olursa olsun kimseye mahcup etmez ve asla boynu bükük eylemezdi…

Sevdiğimiz bir karşı cins ile konuştuğumuzda yaşadığımız heyecan kadar bile heyecanlansaydık dua’da Allah ile muhtemelen her dediğimiz hayırlılar olmuş, huzur ülkemize ve toplumumuza musallat olmuş, dünya bambaşka bir yer olmuştu…

Günah yapmakta gösterdiğimiz gayretin bir zerresi kadar bile hayrı dileseydik, muhtemelen hesap günü deftere yazılacak günah olmaz, cehennem ümmetten cezalandıracak kul bulmaz, hesap günü Allah’a kavuşma günü olur ve güllük gülistanlık olurdu mezar.

Bir bakabilseydik dünyaya Allah ile muhtemelen dinlere tahammül ederdik. Farklı milletlerin varlığını sindirir onları insan oldukları için Allah rızası için severdik. İnsanlığın bütün farklılıklarını özümser, Allah ile eşitlenirdik. Bütün milletler ile Allah'ın birliğinde birleşirdik. Bu birleşmeden adalet ve eşitlik doğardı.

Tarihte eşitlenir…

Dilde eşitlenir…

Bakış açısında eşitlenir…

Şiirde eşitlenir…

Eşitlenirde eşitlenirdik…

Parmağımızı sahip olduklarımızın kibriyle, hiçbir insan gözüne sokmadan, o gözlere bakmayı öğrenir, Bir olur, tek olur, millet olur ve kendimizden başka bütün milletlerin varlığına tahammül ederdik.

Bir bakabilseydik dünyaya Allah ile muhtemelen insan olurduk.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?