Batman’dan bir Grinko geçti

Batman’dan bir Grinko geçti
20-10-2022

Evgeny Grinko’yu hepiniz bilirsiniz. Rus bestekâr, müzisyen ve piyanist.

Sanatçı erken yaşlarda müzikle tanışmış ve henüz 16 yaşındayken yapmış ilk bestesini.

Piyano ile olan serüveni 24’ünde başlayan Grinko, özellikle “Valse” adlı eseriyle tanınmaktadır.

Ağzında sigara, yüzünde umarsız bir ifade ve her şeye boş vermenin verdiği sahte rahatlıkla piyano çaldığı videoyu (Valse) izlemeyen yoktur. Grinko denince bu bohem görüntüsü aklıma gelir nedense.

Neden mi bahsediyorum? Meşhur Evgeny Grinko geçen hafta şehrimizdeydi çünkü.

Sevgili eşimle beraber gittik konserine. Konsere gitme konusunda, üstümüzdeki tatlı yorgunluğun verdiği uyuşukluk yüzünden ilk başlarda biraz isteksiz kaldık. Gidelim gitmeyelim derken muhteşem ikna kabiliyetimizle her zaman olduğu gibi birbirimizi ikna etmeyi başardık yine.

Sabırsız ve heyecanlı bir bekleyiş vardı konserin verileceği kalabalık salonda. Herkesin gözü sahnenin sol köşesinde yer alan piyanodaydı.

Söylemeden geçemeyeceğim. Grinko’nun gözlerinde bir yük gibi taşıdığı Orta Doğululara özgü kederi fark etmişsinizdir. Bizden biri gibi. Çabuk benimsenmesi ve sevilmesinde bunun payı vardır belki de. Şaşırtıcı şekilde bize olan benzerliği…

Valse eserini yorumladığı o meşhur videoyu hatırlayın. Esenler’den şehirlerarası otobüse binip çocuk gürültüleri ve bebek ağlamaları, sıcak insan nefesi, yorgun ve uykusuz yüzlerle saatlerce yolculuk yapmış da soğuk bir dinlenme tesisinin loş ışığında hareket saatini beklerken üşüyerek sigara içen herhangi birimize benzemiyor mu sizce de kendisi? Hadi itiraf edin, siz de benzetiyorsunuz.

****

Piyano ve keman hep romantik ve hüzünlü gelmiştir bana. Bu yüzden bu tür konserlere eşinizle, sevgilinizle ya da metresinizle –bunu hiç tavsiye etmemekle beraber- gidin. Çünkü bir süre sonra düşsel bir masal ülkesinde yürüyüşe çıkmış gibi hissediyor, kendinizi müziğin ritmine ve hüznüne bırakınca da gözleriniz gayriihtiyari tutacak bir el ve bakacak bir çift göz aramaya başlıyor.

Böyle bir konseri ıskalasaydım kendimi affetmezdim herhalde. Grinko ve ekibini pek sevdik. Müzikleri

ve enerjileriyle seyirciden sayısız kez alkış aldılar. Eşimle birlikte zamanın nasıl geçtiğini anlayamadık bile; hatta zamanın bu kadar çabuk akıp gitmesine hayıflandık desem yeridir. Tüm ekibin büyüleyici bir trans haliyle katıldığı finaldeki coşkulu müziğe ise mest olduk. Salondan çıktığımızda yüzümüzde kocaman bir gülümseme vardı.

***

Konserin verildiği salonu hiç sevmedim bu arada. Böyle bir organizasyon için yetersiz kaldı ne yazık ki. Rahatsız edici sandalyelerden ise hiç söz etmek istemiyorum. Araya görevli personel serpiştirerek salonda misafirlere yer göstermek kimseyi yetkin, yapılan işi de nitelikli yapmaz. Salon ve sandalye tercihi konusunda sınıfta kaldılar, üzgünüm.

Batman’ın bir konser alanına ihtiyacı var.

Bu kesin!

Düğün salonlarıyla bu işi yürütmeye çalışmak –akıl vermek gibi olmasın ama-tam bir amatörlüktür. Yürümez ayrıca.

Taşıma suyla değirmen döndürmekten farkı yok bu tercihin. Ne gelen sanatçılar ne de seyirci durumdan memnun.

Batman’ın amfi tipi, ışık kombinasyonları ve ses sistemleriyle ihtiyacı karşılamaya kâfi bir konser alanına kavuşmasını temenni edelim hep beraber.

Edelim mi?

Edelim.

Zira vatandaş olarak elimizden gelen bu.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?