BAYRAMLARI YAŞATALIM

13-06-2018

Bayramlar, kültürümüzde önemli bir yere sahiptir. Özellikle de dini bayramlar…

Milli bayramlarda, bayram günü televizyonlardan ya da canlı olarak kent meydanlarında-statlarında düzenlenen gösterileri izleriz ve dağılırız. Bürokrasi ve siyaset de resepsiyonlarla ve bir dizi etkinliklerle milli bayramları kutlar. Tabi bu da güzel. Milli bayramların vatandaşa etkisinin dini bayramlar kadar olduğunu düşünmüyorum ama.

Dini bayramlar biraz farklı oluyor. Havayı soluduğunuzda daha farklı, daha rahmani bir duyguya kapılıyorsunuz. Eskiden bayram gününe has toplumsal bir reaksiyonun sonucu mu bilinmez ama genel olarak herkes birbiriyle kaynaşırdı. Herkes birbirini ziyaret eder, insanlar hal-hatır sorardı. Komşular, akrabalar, arkadaşlar… Belki tanrı misafirleri.

Eski Bayramlar…

Çocukken yeni elbiselerimizi giyer, yeni ayakkabılarımızı giyer fırlardık dışarı. Komşuları, akrabaları gezerdik. Öğretmenlerimize özellikle giderdik. Ayrı bir anlamı vardı. Şimdi hangimiz küçüklüğümüzdeki bayramları özlemiyoruz ki? Çocukken sadece bayramları yaşardık, sonuna kadar eğlenir, bayramın tadını alırdık. Şimdi eskisi kadar geniş yelpazeli olduğunu düşünmüyorum bayramın. Yeni nesil arasında da diğer günlerden çok farkı olduğunu düşünmüyorum.

Ramazan bayramı…

Bir ay boyunca oruç tuttuk, kimimiz teravihlere gitti. Aç kaldık, susuz kaldık. Sabırla beklemeyi bildik ezanı şerifi. Maddi yardımlar etti kimimiz. Hayırlar işledik. Allah kabul etsin.

İşte bu güzelliklere değinmek istiyorum. Bunları yapan biz, bayram sabahıyla beraber bambaşka biri oluyoruz. Bütün Müslümanlığını sadece bir aya, ramazan ayına sığdıran insanlar var. Ben dini yaşama olayına bir şey diyemem, -Kul ile Allah arasındadır- ama ramazanda edinilen güzel özelliklerin bayramdan sonra da devam etmesini istiyorum. Keza bizim bayramları yaşatmamız lazım. Yaşatmalıyız ki gelecekte de bayram yaşayabilelim. Toplumdaki güzel özelliklerin bir bir yok olması gerçekten beni üzüyor. Nesli tükenen hayvanları gündeme getiriyoruz, ama nesli tükenen geleneklerimizi düşünmüyoruz. Hissettirmeden kayboluyorlar. İşte bence bayramlar da bu riski taşıyor. Bayramı bayram gibi yaşamalıyız ve eski bayramlarda uyguladığımız ritüelleri bence teker teker bu bayram ve bundan sonraki tüm bayramlarda uygulamalıyız.

Sabahtan erkekler abdestini alır camilere doğru yol alırlar. Şekerlikler çıkarılır şekerler doldurulur. Tepsilerde kolonyalar, şekerlik ve lokumlar hazırlanır. Namazdan sonra eve uğranır kahvaltı yapılır. Sonra komşular, akrabalar ve arkadaşlar gezilir. Toplu gezmeler ise bayramlarda en sevdiğim olaylardan bir tanesidir. Bir mahalle ya da akraba grubundan 10-15 kişi peşi sıra ziyaretlerde bulunur. Aslında kapıdan hal hatır sorar ve şekerini alır gider. Bence gayet hoş bir seremoni.

Özüne bakalım bayramların…

Yardımseverlik, hal-hatır sormak, iyilikte bulunmak, çocukları sevindirmek, yaşlıları mutlu etmek…

Bizim bayramlarımızın özü budur.

Mehmet Akif’in bayramla ilgili şu mısralarını da sizinle paylaşmadan edemeyeceğim;

Âfâk bütün hande, cihan başka cihandır;

Bayram ne kadar hoş, ne şetâretli zamandır!

(Ufuklar hep gülmekte, dünya başka dünyadır;

Bayram ne kadar hoş, ne neş'eli bir zamandır!)

Bayramda güler çehre-i mâ'sûm-i sabâvet,

Ümmîd çocuk sûret-i sâfında iyandır.

(Çocukluğun masum çehresi bayram gülümser,

Umut, saf bir çocuk suretinde görünür.)

Âlâm-ı hayâtın iki kat büktüğü ecsâd

Feyzindeki te'sîr ile âsûde revandır.

(Hayat acılarının iki kat büktüğü bedenler,

Onun bereketiyle huzur içinde dik yürürler.)

Lütfen bayramları yaşayalım ve yaşatalım. Hepinizin bayramını en içten dileklerimle kutlarım. Nice mutlu bayramlar dilerim.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?