BENDEN SANA…

25-09-2020

Kalpten kalbe giden bir yol var.
 Tam o yolda sağ şeride çektim bekliyorum. 
Dünyanın en uzak iki mesafesi neresidir deseler ruh ve beden arasındaki mesafe derdim. 
Yalnızlık, ruhumuzun olduğu yere bedenin ellerinden çekip götürememesinden başka nedir ki?
Bir insanın ebedi konumu yanı başında olan insanların yanı değil. 
Dalıp gittiği uzaklardır. 
Ya uzaklar neresidir?  
Her neye kavuşamadıysa orası insanın uzağıdır. 
Mesela yürüme engelli bir insanın uzağı bir adımdır. 
Geç kalınmış hayatlara uzaklıklarımız bir ömürdür.
Kırgındım. 
Sonra düşündüm ve bunun ilk kırgınlığım olmadığını hatırladım. 
Rahatladım. 
Bu mevsim, bir elmanın olgunlaşmasını beklemeyi zarar görenlerin ancak zehirlide olsa kırmızı elmadan bir ısırık almak için can atanların mevsimi. 
Tekrar ettim içimden:
 Bu mevsim senin mevsimin değil.
Panayırlarında taze mahsullerin değil, insan ruhlarının sergilendiği bir çağ.
 İmajlar satılıyor. 
Bir mekanda kendi halinde yediğin bir yemeğin anlamı sadece karnını doyurmak iken, bunu yüzlerce kişiye ilan etmekle bir imajın oluyor. 
İtibar tanrısının imajinativ kulları Amazon Ormanlarında avını kollayan çita gibi her gün bir başka imajın peşinden koşuyor. 
Ama sor bakalım mutlu mu?
 Gözünü ne doyuracak? 
Manasız bir madde arayışı,  ruhundan çalıp karnını doyuran insanlığın durumu bir gömleğin kolundan kesilen kumaşla gövdesine yaması gibidir.
 Şişirilmiş benlik ve şişirilmiş cüzdanlar vaadi öğretisiyle yetişen her insan ruhunun dünya enkazı altında kalması an meselesidir. 
Bunun en güzel örneği dünyanın en büyük 10. Ekonomisine sahip olan Kanada’nın intiharlar yüzünden acil durum ilanı vermesidir.
 Harabat ehlini hor görüyor, altından kanalizasyonlar geçen asfaltlı yollarda define arıyoruz. 
Leyla’nın kaşına gözüne vurulurken, Mecnun’un aşka düşmüş nazarını acizlik görüyoruz.
 Bir altın bir işçinin elinde iken alelade bir taştır. 
Tüm mesele onun cevherinin farkında olan mücevherin elleridir.
O elleri aramak lazım. 
Bize, hafiften dünyaya küsecek olsak kalbimizin yanağından makas alanlar lazım. 
Sözlerini bir ikindi gölgeliğinin serinliğini sever gibi seveceğimiz insanlar lazım. 
Kaderimize düşlerimizden tutan düşünceleriyle ufkumuzu açan yüreğimize sağlık ömrümüze bereket insanlar yazılsın. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?