Tanrılar küsmüş insanlığa
Sen benden küseli
Bak eriyor karşımda
Acıların izdüşümünden bir liseli
Hiçbir el değmemeli bu bakir coğrafya vadilerine
Bu bir Yahudi Toprak vaadi değil
Tanrım
Bu bir direnmişlik hali
Bak çiçekler aşk açıyor hala
Bu bir sana gelmenin en güzeli hali
Bu bir kenger tadı hiç değil tanrım
Bu bir
Kerbela çölü
Kerbeleda susuzluğa yanan Hüseyin hali
Ve bu senin eserin Allah'ım çünkü bütün güzel aşklar senin eserin.
***
Vazgeçiyorum kendimden.. Ölüler doğuruyorum bu şehrin sokaklarına... Şehrin tüm günahlarını örtsünler. Gök ve kar baharla elele veriyor; fakat temizleyemiyor hiçbir kiri. Kendi kendime seviyorum, susuyorum. Terk ediyorum, konuşuyorum ya da olmadı bir daha seviyorum, susuyorum. Bütün güneşi içime alıyorum önce kendimi seviyorum, sonra kendime kızıyorum. Hem ağlıyorum hem gülüyorum halme.
Sen süpersin güzel yüreğim
Sevgilimin gözlerinin en özeli
Hatta ömrümün en SU PERİSİN...
***
Yatağın şaşırmış yolunu
Sen taşmışsın çoktan,
Bir çığ değil bir damla bile düşmez Kerbela yanaklarına
Sen ne bilirsin
Kanayan geceleri çocuk
Sus sus sus artık
Bırak o kalem baz şairlerin de karanlık
Yakamozlar kadir kıymet bilmez.
Yol yakın
Gel dön kendine
Gökler tutuşmuş
Mavilik yakıp yıkmada barbarlık
Yürekten dökülürken okyanuslar
Bildiğin zannettiğin sessizlik de kocaman bir hiçlik...
Benim bildiğim hiçbir Türkü kalmadı artık...
Bütün beyaz sayfalar kirlendi
Hep bir sayfa hariçti; o da kirlendi hem de en kirlisinden. Bugün gözkapaklarına dokunacak yaşta değilim artık. Bak Yağmur da yağıyor.
Benim bildiğim hiçbir Türkü kalmadı artık. Seni seviyorum dedi adama
Ve sonra çekip gitti bildiği bilmediği her şeyi yaptı. Bildiğin bütün türküleri unutmaktır hayat dedi. Artık bütün türküler de kirlenmişti. Sonra dayanamadı gözyaşlarıyla bağdaş kurup yine bir türkü yazdı.
El eldir
Ele göz yumulmaz merhem de olsa
Yar yardır
Uçurumdan/yar vazgeçilmez yarsa bile kalbin....
***
Kirlenince en çok da Onu kaybettik. Onu kaybettik, her şeyimizi kaybettik. Kaç gündür yağmur yağıyor durmaksızın. Kirlerimi temizleyemiyor.
Eskiden ufacık bir yağmur damlasa temizlerdi beni. Seni ne kurtaracak biliyormusun, tutup bırakamadığın o Eller. Beni ne kurtaracak biliyor musun, boynu bükülmüş aşk. Dört gündür amansız savaşçılar gibi yağan yağmur temizleyemedi hüznümü, acılarımı. Sığınmak İstiyorum sadece sana. Sığınıyorum. Sığamıyorum evrene.
Gidemiyorum. Ama gitmek istiyorum. Diz çökmek istiyorum. Dizlerimin bağı un ufak oluyor. Aşk sensin deyip haykırmak istiyorum içimdeki sonsuz büyüklüğüne. Haykırışlarım dönüyor yalvarışa. Utanıyorum. Yüzüm kalmadı sana gelip yalvarmaya, diz çökmeye affımı dilemeye, affetmesen de affına layık olmasam da. Sonra ölü doğuyorum. Düşüğe keder biriktiriyorum. Ölüler üstüne ölüler doğuyorum her gün
Biliyor musun itiraf etmeliyim daha önce de öldüm ama hiç bu kadar ölü doğmadım. Hiç bu kadar ölü doğurmadım. Hiç bu kadar yüzsüzlüğe ölmedim.
Döndüm dolaştım, yine semaha durdum, namaza aşk bağladım.
Amaçsız bir rüzgar gibi esiyordum. Bir biz oluyorduk, bir sen, bir de ben. Ne olacağımı ben de bilmiyordum. Bildiğim her şey yanılgı ve yalan kokuyordu pişmanlığın koynunda. Yine de bildiğim bir doğru vardı bütün kalpler ona döndürülecek.
Sonra Allah'ım iznin varsa 5 dakikalık ömrüm kaldı, 5.5 dakika daha sevebilir miyim deyip sana dönüyorum. Güçlü olursan, mutlu olursan
İyi olursan tüm yaralarım kapanacak. Gülüşlerin merhem olacak. İşte o zaman milyon kere bölünürüm ama yeniden doğarım. Doğrulurum
Gerekirse yüzbinkere doğarım ölmeden, öldürmeden.
Sen bir bahar olsun yüzünde ben dünyaya bahar yaşatırım. Gülüşlerin kederlerime fırtına olsun. Ağaçları çatırdatırım. Yeniden şiire durur unuttuğum tüm türküleri ezberlemeye ant içerim... Hem benim sana vaadim yahudi Toprak vaadi değil...