BİR GİDİŞİN ARDINDAN…

14-11-2014

Gitmek; sana hiç yakışmamıştı. Kefen giydirilen bir bebeği andırıyordun. 

Yüreğim Asık suratlı bulutların çepeçevre sardığı bir gök kubbenin altında, yeryüzünün kopardığı feryatlar ile sızlıyordu. Buz kesilmiştim.

Boğazıma dizilen sözcükleri söylettirecek ne dilim vardı. Ne de kulaklarım etraftan duyabiliyordu hiçbir anlam ifade etmeyen teselli yüklü sesleri.

Bir tek gördüğüm tükenmişlikti, hayata dair. Sanki ömrümün bütününde ektiğim, budayıp büyüttüğüm, özümle beslediğim ve misali ömrüme can eylediğim umutlarım bir anda yanmıştı. Hasat zamanı gelmeden ömrümün, canımın kökleri kurumuştu.

Bir gidişi yüksek sesle âleme feryat kılacak kadar bile gücü kalmayan benliğimin üzerine derin bir gamı andıran, bir sessizlik çökmüştü. İçim ile dışım arasında bu denli bir uyuma şahit olmamıştı ömrüm. Düşündüğüm gibi bakıyordum. Uzun uzun ve bir tükenmişlikle ve hissetiğim gibi yaşıyordum, umutsuz ve ölüme özlem bir hal ile…

Gitmek; sana hiç yakışmamıştı. Neden gittiğini bile bilmeyecek kadar anlamsız bu gidişin arkada bırakacağı harabenin bütün molozunu üzerime yıkmıştın. Nereye gideceğini bile bilmeyecek kadar karasızlaşan ruhunun, geriden bedenini izleyişini ben bile görür halde iken, senin kendinden bu kadar habersiz gidişin sanki bir felaketi çağrıştırıyordu.

Arkada bıraktığın bir yetim…  Gittiğin yer meçhul. Beraber gittiğin Adam bir gizem… Gitmek için üzerinde bulunduğun yollar senden habersiz ve gönderilmene sebep herkes sadece an ile ilgili, hiçbirinin umurunda bile değilsin sevgili, ya sen nereye gidiyorsun, be küçüğüm diye soramadan bile, bana dönen sırtına baktım.

Arkada bıraktığın benden bile habersiz gibiydin, daha da kötüsü önünün gittiği yerden umutsuz gibiydin. En kötüsü ise her şeyden ve herkesten kopmuşçasına sahipsiz gibiydin, sevgili. 

Hâlbuki baktığın her yerde olmak için canını dişine takan bir yüreğin düşlerinde cennet kıldığı bir sevgiliydin. Sen iradesiz inançların asla inanamayacağı bir büyüklükte bir sevginin esereydin. Oysa şimdi unutmuş gibisin, ait olduğun yeri. Mutsuzluktan bir haber olmuş bir halde, gizemli bir yüz hali ile onların seni sürüklediği yolda yalancı bir mutluluğa boyun bükmüş gibisin. Beni korkutuyorsun küçüğüm, sen kendinden vazgeçmiş gibisin. Hâlbuki ne için yaşar ki insan? Başkalarının düşündükleri ile aldığın nefesi şimdi kalkıp ömürden mi sayacaksın sevgili?

Gitmek; sana hiç yakışmamıştı. Güzelim bir zamanı değersiz kılan, anlaşılması mümkün olmayan bir hamleydi yaptığın. Bir baharı çiçeksizleştiren, bir kışı karsız kılan, insanı umutsuz kılan ve daha bir sürü olmaması gereken şeyi varlıkların varlığında var eden bir gidişti senin gidişin. Neden gider ki bir insan ait olmadığı bir yere? Neden gider insan ait olmadığı bir yere, ait olabileceğim umudu ile? Hâlbuki bir sahibi terk etmek nankörlüklerin en büyüğü değil midir? Varlığımı ve nefesimin gayesini ben senin varlığına bağlamışken, senin varlığını sahipsiz kılıp beni de bir boşluğa itmene hiçbir anlam bulamıyordum. Bu halin içinde bir de gözüme kâbus gibi görünen gitmeye razı halini ise tarif edebilmek haddime değil, elim kolum bağlı çaresiz gidişini izlerken bir yanardağa dönüşen içimin vebalini ise kimlerin vicdanı ödeyecek doğrusu merak içindeyim.

Gitmek; sana hiç yakışmamış, bir de üstüne üstelik bütün acıları bir andan hayatıma toplamıştı. Temmuz güneşinde üşüyen bir ruh, kışlarda saklı gizemden habersiz bir yaşam, güzelliklerden bir haber bir mahlûkat, iyiliklerden uzak bir kul ve daha bir sürü densizlik bir anda hayatıma yerleşmişti.

Öyle şeyler belirmişti ki hayatımda, yıllarca özümsediklerimden milyon mesafe uzaktım artık; Ispanak neden eskisi gibi lezzetli olmuyordu ki?

Köyümün çeşmesine nedir bu kinim? Neden her karışında ömür büyüttüğüm doğduğum topraklar bir mezar gibi görünür gözüme? Gülen yüzlerden neden belirir bir mutsuzluk? Her gecemin sabahını ızdıraplı bir cehennem kılan bu yokluk, kimin yokluğudur? Sensiz nefesin nedir ki bana kastı, her aldığımda duyurur kendini?  Bütün her şeyin sebebiydi gidişin. Bu yüzden bulanmıştı umutsuzluğa bütün benliğim. Ömrümden ölümle giden her kişi için hüzünlenir, onlar için yaratandan geniş bir kabir ve hafif geçen bir sorgu dilerdim. Senin gidişin ise ölümden öteydi ama sonsuzluğa değildi.

Benim de olduğum dünyada, bensiz kalacağın bir yer için kusura bakma hiçbir şey dileyemedim.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?