BİR YAZI

30-11-2018

Birçok insan hayatta ümitlerini gerçekleştirmek, kendine güvenmek ve inançla geleceğe uzanmak ya da başarı kapılarını açmak isteği hissettiği anlar ruhunda çoktur.

Düşüncelerime göre varlığımızı ve çevremizi güzelleştirmesini bilirsek, nitekim bu kendimizi sevmek ve kendimizi yenilemektir; özgürlüğü öncellikle içimizde yaşamayı öğrenirsek, özümüzü korumak ve kendimize saygı duymaktır bu ve sevip beğendiğimiz kültürel kaynaklardan beslenirsek, hoşlanıp ilgilendiğimiz konulardır bunlar da; kendimizi güçlü kılabiliriz.

İnsan, duygu ve düşüncelerini anlama ve tanıma yeteneği kazanınca; -kimileyin becerisizlik, şaşkınlık hatta aptallık yaşasa bile, kimileyin de başarısızlık, kendini tanımazlık ve anlamazlık gelişse de- zorlukların ne denli zevkli ve kolay hale geleceğini görür düşüncesindeyim.

Günlük hayat acı dolu olabilir, çevre can sıkıcı saçmalıklarıyla sarsabilir, dostlar manevi dünyamıza usanç verebilir; dört bir yanda türlü engeller emeğimizi gölgeler gibi durabilir. Fakat an be an kazandığımız kişilikle her çabamız umut ve cesaret verecektir kanısını taşıyorum.

Böylece, başarı ve zaferler tadan içsel âlemimiz bir kale gibi hayat, zaman ve insanlar karşısında direnebilir.

Diyeceğim şudur:

Talihin ve yazgının yolculuğu sırasında donanımımız gücümüzdür artık.

Goethe yazmış: ‘Gerekeni yap ve mümkün olanı bekle!’’

Pascal şöyle demiş: ‘Neredeyse tüm dertler odamızda kalmayı bilememizden geliyor başımıza.’’

La Bruyere şunu söylemiş: ‘Yalnız olamamak gibi büyük bir mutsuzluk!’’

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?