ÇORBACI DEDE, BEN VE VİCDANIM

06-12-2019

Halüsyonik gazların saldırısında

Beynimin tüm  keçileri, 
Ömrüm talan edilmiş  
Gel de jiletleri al elimden
Ama korkma sırrın güvende. 

Paramparça  yüreğim 
Belki de sıra da bileklerim, 
Zihnimin boşluklarında 
Araftayım, boğuluyorum.... 
Gel dokun vicdanıma 
Diz çökmüş gelene gidene, 
Sensizlikten çürüyor  tüm hayallerim.
 


Unutmak istiyorum... Unutmak... sadece unutmak istiyorum Allahım. Ne olursun bırak peşimi adına vicdan denilen vicdansızlığım,kadersizliğim, kedersizliğim  ve ömrümün en yılanı aynasızlığım. Nedir bu yarattığın vicdan, hikmetlerinden sual olunmayan Allahım? Ve nereye koydun bu vicdan dediğin şeyi.Vicdan kalp, böbrek yetmezliği mi  ; yoksa vicdan yetmezliği mi gerçekte. Kalp gibi  böbrek  gibi bir şey mi? Kanlı ve pis ellerimle çıkarıp paramparça edesim köpeklere yediresim var bu köpekleşmiş vicdanı. Yoksa kendimi yiyeceğim  dünya durdukça, bu körolası ve kahrolası vicdan sızladıkça.Biliyorum belki de sadece bir s.kter et diyebilsem döndürebileceğim dünyayı;ama gel gör ki inecekler olabilir diye belki de  durdurmak  gerekir dünyayı. 

Tamam, ne olursun sus artık  pişmanım;  binlerce kez, milyonlarca kez pişmanım. Tamam dedim sana, sus be sus; konuşma artık.Utanmaz,arlanmaz mısın? Hiç mi utanman yok. Kalbimin en derin köşelerine sultan olduğun hareminde alemlere aktığını gördüm .. Bu yetmezmiş gibi şimdi de beynimin içinde  oturup rakı sofrası mı kurmuşsun?Ama sana bir şey söyleyeyim mi? İnan ki sen böyle değildin çocukken. Aksine sen de herkes gibi çocuktun, umutluyum ve masumdun. Unutmak için neleri vermezdim şimdi.Peki ey vicdansız vicdanım senin de vicdanın var mı benim gibi, vicdansız olsa bile? İnsanlar unutmak  için  ne yapıyor biliyor musun? Uyuyorlar...Çokça uyuyorlar... Hep uyuyorlar.. Ama ben uyumuyorum.Çünkü uyumak istemiyorum, uyanık kalmam gerek. Hem de hiç uyumuyorum. Bak saat aşksızlığın bilmem kaçı vicdan denilen çürümüşlüğümle, senle başbaşayım  hala. Yoksa ben unutmak mı  istiyorum?Gerçek olan, ne doğru olan ne; ya da ben kimim, sen kimsin?Aklımda deli sorular, kalbimde kulakları küpeli şüpheler.Çıkar dilinin altındaki baklayı. Ya da sen boşver baklayı çıkar dilinin altındaki jileti. Offf offf...Yeter, yeter gerçekten sus ve sil ağzının salyalarını. Bir bana mı yetiyor gücün?Bir yapmayan bendim, ne olmuş ben de yaptıysam?Hem herkes yapıyor.Ahlak dediğin kör bir çukurda yal u bal olmuş. Balı olanın Bağdat'tan sineği kalkmış gelmiş konmuş dalına. Hem bir defa yaptım sadece. Bir defadan ne çıkar  ki?
Üfffffff beynimin içinde vır vır vır, dır dır dır dır;sorular, sorular.. Beynimdeki cam kırıkları sorular çoğalıyor sürekli. Konuşsam dilim paramparça, sussam yüreğim. Aklımda binlerce soru; ama anlamadığım, benim neden hala daha yüzüm kızarıyor? Yoksa daha ar damarım çatlamadı mı? 

Gözlerim kıpkırmızı nefes alamıyorum. Ama  buldum sonunda. Bunun tek sorumlusu sensin, sen... O vicdan denen şeyi yaratmasaydın bu kadar uykusuz kalmayacaktım.Ellerim kanlı, gözlerim kanlı ,yüreğim kanlı olmuş da da ne olmuş? Sonra şıp diye unutuverecektim her şeyi dün dündür , bugün de düğündür deyip . Hep Pollyanna olacaktım, hep mutlu olacaktım. 

Dur bakayım, dur bir dakika sen. Yoksa yeryüzündeki adaletsizliğin fakirliğin açlığın da mı sebebi sensin.Masum çocukların kirlendiği, kirletildiği; kadınların aşka çürütüldüğü dünyanında mı sorumlusu sensin? Bir insan kendisinden utanabilir mi hiç?İşte ben, sanki kırk  aynadayım, bir tabutun içinde. Kırk bir ayna da  benim içimde.  Beden nerde ve ben neden  kendimi bilmez bir halde utanmaktayım.Bu işin sorumlusunu aramaktayım.Elimde çıldırmış, delirmiş namluya sürülmeye hazır silahla. Suçluyum, pişmanlık duyuyorum ne olursun  affet beni.Ben gecenin her öksüz  saatinde ve  gündüzün her yetim  dakikasında  kendimden utanıyorum. Şimdi   uyanmanın nasıl bir şey olduğunu da bilmezsiniz değil mi?Bir elma kokusu sanki yayılır etrafa önce; sonra keskin bir sirke, elma karışımı bir koku yakar genzinizi. Bencilik dizi dizi.Öldürür herkes bizi, benler uğruna.Bir ben bir sen bir de mutluluk.Ve nefessiz kalırsın aklındaki tek soruyla. Hani nerde benin ve senin gerçek sahibi?

Bütün hikayelerde sen ve ben. 
Her köşe başını tutmuş benler Yüreğinde ben
Yüzünde ben
Hayat İnan ki çekilmez senli benli. 

  O kadar günahkardım ki bırak Rabbimin karşısına çıkmaya yüzüm olması ,senin bile karşına çıkmaya yüzüm yok.Hatta aynamdaki benimle karşılaşmaya bile tahammül edemiyorum. Neden mi? Çünkü seni çok kırdım ey vicdanım.. Hem de en hassas yerinden. Hem de bir kaç yerinden, milyonlarca kez.Bütün hayallerimi darağacına astım bir bir... Ve şimdi tek hayalim var... Çorbacı Dede.. Sadece çorbayı ikiye bölüp paylaşmak ve  iyilik yapmak için.... Çünkü başkasına yapılan karşılıksız, menfaatsiz  iyilikler  ancak kurtarabilir miş vicdan azabından insanı.Kirletiyorlar gözlerimizin sensizliğe açılan rengini 
Ve her günahımızın kefaretini ödemeliyiz.Çokça iyilik yaparak.
Çokça çokça ve süreklileştirilen iyilikler yaparak  Allaha karşı duyulan pişmanlıktan temizlermiş kalbi. Bir çorba dükkanı açıp   aç olana olmayana, herkese çorba dağıtmak gerek ve adını da Çorbacı Dede koymak gerek. Öncesinde söz vermek gerek ve sonrasında  sözünde durmak gerek vicdana. Ve Herşeyden önce kalbin doğru çarpmaya başlaması gerek. Doğru yerden başlamak gereki aşka... Tövbe. Tövbe, ey Rabbim. Milyonlarca kez tövbe...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?