DEPREM BAKANLIĞI KURULMALI MI?

30-01-2020

Bakanlıklar, hükümet işlerinin yürütülmesinde kolaylık sağlayan ve en yüksek sorumluluğa sahip kurumlardır. 
Güzel ülkemizin çözümsüz olan en büyük sorunları arasında; işsizlik, ekonomi, tarım, hayvancılık, eğitim, sağlık, güvenlik gibi sorunları bulunmaktadır. Bu sorunlar önemli olsa da hayati olan sorunlar arasında deprem gibi başlangıcı insani olmayan fakat sonucu insan hayatını ilgilendiren en büyük sorunlar arasındadır.
Peki depremin; öncesini, sonrasını, öncesindeki tedbirleri denetimleri sonrasındaki organizasyonu içişleri Bakanlığına bağlı olan AFAD başarabiliyor mu? Maalesef hayır. Topraklarımızda 485 fay bulunmaktadır. Bu fayların 61 tanesi il sınırından geçiyor 19 tane fay direk kent merkezlerinden geçiyor. Aktif faylar 400 ilçeden geçiyor. Şehirlerimizin 502 köyü de risk altında bulunmakta ve bu Aktif faylar 5 ve üzeri deprem yapabilecek kapasitede. Bunlarla ilgili derhal fay yasası oluşturulmalı, bakanlık düzeyinde organizasyon kurulmalı.
... 
Avrupa Birliği için bile bakanlık kuruluyorsa deprem ile ilgili bakanlık ta pek tabiki kurulmalı ve tüm organizasyon bu bakanlık altında toplanmalı. Bu bakanlık il müdürlüğünce her mahalle ile ilgili aynı aile hekimleri gibi her binadan sorumlu jeofizik mühendisleri olmalı. Öncesinde tüm zemin etütlerini bu müdürlüğe bağlı mühendisler yapmalı. Gerekirse binalar bu mühendislerin onayı dahilinde eksiklikleri giderilmeli. Ayrıca imar barışı ile ilgili de bu mühendislerin onayı sonrasında yararlanılmalı. Canlı tabutlara imar barışı olmamalı. İmar barışı deniz kumu ile yapılan binalara kesinlikle uygulanmamalı. Biliyorsunuz ki Türkiye bir deprem ülkesi ve her ülkede farklı organizasyon ve bakanlıklar oluyorsa ülkemizde de böyle bir bakanlık kurulabilir. Japonya örnek alınabilir deprem ülkesi diye tabir edilen ülkelerle deprem çalıştayı kurulmalı bizde de bir kolu çevre ve şehircilik bakanlığında diğer kolu ise içişleri bakanligina bağlı afet ve acil durum yönetimi başlığı altında bulunan AFAD'ta bunların tek çatı altında bulunması gerekir ve Kandilli gibi sismik tespit ve araştırmalar yapan kuruluşlar da bu bakanlık çatısı altında toplanabilir
Olası İstanbul depremini tüm ülke ve uzmanlar bekliyor peki bu depreme İstanbul hazır mı? Maalesef ona da hayır. 24 Ocak Cuma akşam saatlerinde meydana gelen depremde, 35'i Elazığ'da, dördü Malatya'da olmak üzere en az 41 kişi hayatını kaybetti, 1.607 kişi de yaralandı.
AFAD tarafından açıklanan verilere göre ne yazık ki 41 vatandaşımız depremde yıkılan binaların altında kalarak hayatını kaybetti. AFAD tarafından açıklanan verileri değerlendiren Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum "Elazığ merkez, Sivrice ve Maden ilçelerinde de 50 yıkık bina, 308 ağır hasarlı, 150 de orta hasarlı bina mevcut."
Bu binalardan 22 tanesi acil yıkılacak binalardan oluşuyor. İçine girmeye izin vermeyeceğimiz binalardan ibaret bu binaların yıkımlarını dün itibariyle başlattık. Malatya'da 155 yıkık, 1278 de ağır hasarlı. Diyarbakır’da 8 yıkık bina. Bağlar, Bismilde 16 ağır hasarlı binamız var. Dolayısıyla bu bölgede 184 dairemiz riskli durumda" diyerek son rakamları kamuoyu ile paylaştı. Unutulmamalıdır ki 
Elazığ’daki Deprem İstanbul’un sadece bir mahallesi büyüklüğünde.  
16 milyon nüfusu bulunan Mega kent İstanbul’da, bu deprem yaşanırsa ne olur hiç düşündünüz mü?
İstanbul için olası bir deprem senaryosunda, 48 bin binanın çökeceği ve depremin de 7,5 büyüklüğünde olacağı konuşuluyor.
“İstanbul’un acilen yapı stoğunun envanteri çıkartılmalı. Bu envanter çıkarıldığı zaman yapınızın risk durumu belirlenecek, öncelik sıraları belirlenecek, sınıflandırılacak.  İlk aşamada bu 48 bin binanın acilen tespit edilmesi ve yıkılması lazım. İkinci sırada da hasar alacak binaların güçlendirilmesi geliyor, bu tüm organizasyonun da Bakanlık bünyesinde profesyonel şekilde hazırlanması lazım." Unutulmamalıdır ki Bizi yıllarca oyalayan Avrupa Birliği Bakanlığını da işlerimizi kolaylaştırmak ve tek çatı altında birleştirmek için kurmuştuk, deprem Bakanlığı Avrupa Birliği Bakanlığından çok daha acil ve  daha önem taşımaktadır ." 
Deprem hakkında konuşan tüm uzmanlar "deprem öldürmez bina öldürür" diyor. Binalar ile ilgili de nitelikli mimarlar ve inşaat mühendisleri yetiştirilmeli. Dünyanın en gelişmiş ilk 20 ekonomisi arasında olan ülkemizde depremin sorun olmaktan çıkarılması gerekir ama maalesef bu sorun çeşitli nedenlerle ortadan kaldırılamıyor. Günlerdir deprem ile yatıp deprem ile kalkıyoruz herkes sonucu değerlendiriyor şu an bir kaç bakanlığa dağıtılmış durumda fakat tüm sistemin tek çatı altına alınarak Cumhurbaşkanlığına bağlı bir bakanlık seviyesinde olmasını öneri olarak sunan bir yorumcuya veya uzmana denk gelmedim.
Sonuç olarak; Ülkemizin, Milletimizin başı sağolsun. Doğu Anadolu fay hattı bölgesinde büyük sayılabilecek bir deprem geçirdik.  Elazığ Sivrice'de meydana gelen 6,8 büyüklüğündeki deprem Batman'ın ve çevre illerin yanı sıra Irak, Suriye, İran, Ermenistan, Lübnan ve İsrail'de de hissedildi. Bu büyük bu depremden büyük sonuçlar çıkarılmalı, zemin etütleri daha ileri teknikler ile daha bilimsel gözlemler sonucunda yapılmalı, asla ve asla dere yataklarına bina yapılmamalı yukarıda da yazdığım gibi tüm bunları denetleyen bire bir yetkililer olmalı "Aile hekimliği gibi her binadan sorumlu inşaat mühendisi-jeofizik mühendisi olmalı ve sürekli şekilde denetim altında tutulmalı" Eski mahalleler derhal yenilenmeli acil reformlar yapılmalı bunları sağlamak için ilgili kanunlar çıkarılmalı ve depreme dayanıklı binalar ile yeniden güzel Şehirlerimiz değerli Milletimiz için uygun şekilde  yenilenmeli.
Allah bir daha göstermesin beterinden korusun. 
Sağlıcakla kalın...

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?