Siz gözlerinizi mıh gibi çakıp mısralarımda kaybolmayı umut ederken, ben yüreğimin hicran sokağından yürüyorum bir gece vakti deniz kenarı bir menzile.
Gelgitlerin dehlizinde boğulmayı göze aldım galiba bu gece.
Gözden süzülen yaşlar gibi intihar ediyor şiirimdeki son hece.
Derdimin dermanına ulaşamamışken yaranıza merhem olamam bence
Nasıl bir dert benimki bilir miniz?
Acıtır belki de sancıtır ama şikayet ettirmez asla
Yüreği kar tanesi kadar tertemiz, yüzü bir o kadar güzelce
Kendimi bulma çabasında iken aklıma düşer de yeniden divane olurum, Mecnun olurum iyice
Aramızda kalsın İzimi kaybederim aslında ama mutluyum da epeyce
Sonra döner sorarım kendime ‘’Bir yandan acı dersin bir yandan mutluluk bu nasıl bilmece.’’
Saatler tam on ikiden vurur hayalin gözlerimin önünden geçince
Bir yıldız gibi kayıyorsun göz yüzümde ‘’Gitme biraz daha kal.’’ deyince
İşte o an hüsran dokur gidişin, göğsüme ince ince
Kırar dökerim yeni aldığım fincanı, tabağı ve de küllüğü delice
Sen geldin ya şımardı umutlarım, mutluluk üzerine olan düşlerim iyice
Kusuruma bakma yıprandı göz yaşlarımdan resmin. Evet evet yine gözlerine bakıyorum sessizce
Baş parmağımla siliyorum hatıranı ıslatan göz yaşlarımı nazikçe
Görsen çok kızarsın biliyorum ‘’Amma da sulu gözlü oldun.’’ Dersin tahminimce
Neyleyim sevgili, kıvrım kıvrım saçlarını tarayınca rüzgar kıskanıyorum delice
Tamam söz ağlamayacağım bu defa, yanıma usulca gelince
Gelirsen Diyarbakır Caddesi’nde bekliyor olacağım seni sabırsızca
Söz veriyorum SEN kokacak ilk ve son hece
Bekliyorum tamam mı gel bu gece?