DOĞRU İNSAN NEDEN YOK?

06-05-2019

Düşünüyorum da, bu ikinci sınıf kanallarımızın dördüncü sınıf kalitedeki klişeleşmiş senaryolara sahip dizileri ne zaman şöyle bir elden geçecek.

Orta Çağ feodalitesinde kalan palabıyıklı, şahin bakışlı zalim ağaları mı dersiniz, egosu, kullandığı son model jiple tavan yapmış, kirli sakallı, eğitimsiz, nobran, sonradan görme damat adayları mı dersiniz, sürekli evin derebeylerine yemek hazırlayan mutfaklarda dedikodu kazanı kaynatan hizmetçiler mi dersin, şöyle bir dizilerde gözden geçirdiğim senaryolar hep bu istikamette.

Yav arkadaş hiç mi orijinal bir fikri olmaz insanın bu memlekette, tüm olaylar böyle konaklarda, iyi ve kötünün mücadelesi olarak mı geçer.

Ya bizim Mardin şivesi  ve Türkçesi ile alakası olmayan  diyaloglara  ne demeli?

Batı bizi zaten yanlış tanıyor ve üstüne üstlük bu saçma sapan repliklerle iyice yerin dibine girer olduk.

Bakın ey İzmirliler, Muğlalılar, İstanbullular, size sesleniyorum, biz doğulular böyle değiliz ha! Bizim buralarda ağalık,  feodalite kalmadı, artık gençler sorguluyor eleştiriyor, karşılaştırıyor.

Konak içerisindeki iyi kadın  - kötü kadın mücadelesi, zalim adam – mazlum adam mücadelesi, mutfakta yemek hazırlanırken sürekli dedikodu üreten hizmetçi tayfası, bu kurguların artık fena halde demode olması gerekmiyor mu?

Valla ben artık bu ülkede hangi meslek grubuna ihtiyaç duyulduğunu çözdüm.

Ne doktorluk ne mühendislik, kesinlikle senaryo yazarlarımız olmalı.

Hayal dünyası yeterince gelişmiş kişiler, pekâlâ derleyip toparlayacakları senaryoları mutfakta pişirmeye bırakabilir. Tüm senaryolar hep aynı.

Enginar yapmayı deneyen kişi, kuru fasulyecilerin arasından sıyrılacak.

Kitap Okuyor-muş Gibi Yapıyoruz

Sürekli etrafımda bir kitap okuma kampanyası ile karşılaşıyorum her ne hikmetse ama cidden kitap okuyan bir kitleye sahip miyiz sizce? Hiç sanmıyorum doğrusu!

Sadece insanların gözüne sokuyoruz bu durumları, instagramlarda kahve yanında sunumunu yaparak şov yapıyoruz anca ve ancak.

Kötü örnek, örnek olamaz diyerekten ben yine size bir kitap tavsiyesi ile devam edeyim ama siz sakın okuyormuş gibi yapmayın!

Gerçekten okuyun;

Doğru İnsan Neden Yok

Evet, kitabımızın ismi bu.

Babil yayınlarından çıkan bu kitabı gerçekten enteresan bulup siz değerli okurlarımla tanıştırmak istedim.

İçerikte neler mi var buyurun o halde;

İşine odaklanmış, modern, şehirli ve iyi eğitimli profesyoneller olarak çoğumuzun hayatı genellikle ev ve iş arasında geçip gidiyor.

Şehrin yoğun temposunda kendimize hak ettiğimiz zamanı ayıramıyoruz.

Yıllar geçtikçe, zamansızlık ve yorgunluk gibi nedenlerle yeni insanlarla daha da az tanışmaya başlıyoruz.

Üstelik tanıştığımız insanlara da daha zor güvenir oluyoruz.

İşimizdeki başarıyı özel hayatımıza taşımakta genellikle zorlanıyoruz.

Kendimizi ailemiz ve sosyal çevremizin baskılarına maruz kalmışken bulabiliyoruz.

Şehir hayatında etraf insan kalabalığından geçilmiyor ancak kimin doğru insan olduğunu, bunu nasıl anlayacağımızı, anlasak da o doğru insanla nerede ve nasıl tanışacağımızı bilmiyoruz. 

Daha da önemlisi:

Peki ya ben doğru insan mıyım?

Deneme-yanılma sonucu çıktığımız randevular ya da ayrıl-barış şeklinde sürdürdüğümüz ilişkiler sonrası ilişki hayatımız da kısır bir döngüye giriyor, inancımızı ve duygusal enerjimizi kaybediyoruz.

Denemekten vazgeçiyoruz.

Ve sonra da umutsuzluk geliyor: Benim için doğru insan belki de yoktur!

Sizde bu ve benzeri durumları yaşayan yüz binlerce insandan biriyseniz, bu kitap tam da sizler için.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?