"Ben de çocuktum bir zamanlar. Karpuz, Kavun, çıkaz, tavuk vs. çalan arkadaşlarım hiçbir şey çalamadığım için sürekli dalga geçerlerdi benimle.
Sizin gibi ben de başaracağım deyip bütün cesaretimi toplamış sokaktan geçen yaşlı amcanın tablasından bir domates çalmıştım. Eve götürmüştüm, bunu nerden buldun diyen anneme cevap veremeyince eşek sudan gelinceye kadar dayak yemiştim annemden. Tövbe edip ve o günden sonra bir daha hırsızlık yapmadım ve öğretmen oldum."
Arzular boş
Şan şöhret virajsız bir yokuş
Kendine dön ya,
Dünya bir
Hançer yalımı
Düşün ölümü
Git, bekle giyeceğin günü
Bir metrelik kefeni...
Minik bir el.
Minnacık simsiyah bir çift göz uzandı gölgelerin ardından tezgahtaki kıpkırmızı elma yanaklı domatese ve dünya kupasını kaldırırcasına domatesi kaptı ve kaldırdı bir sevinçle...
Sonunda başarmıştı o da arkadaşları gibi ilk çalıntı kalbini çalmıştı ilk domatesini ilerde çalacağı kadın kalpleri niyetine...
Dünya durdu, Gök sustu alem yıkıldı ve insanlık küçük bir domatesin gönül çemberinde dönmeye başladı.
Limon satıcı çocuğu görür görmez bağırmaya başladı...
Ulaaaa oğlimmmmm ğırğız var diye...
Bütün pazarcılar işlerini güçlerini bırakıp çocuğa doğru yöneldiler...
Eller eller üstüne, tokatlar elma yanaklar üstüne...
Tükürükler salya dön bak kendine et dünya. Sen nasıl da boşsun.
Üç el sana boşsun boşsun boşsun desem seni boşanmış olur muyum?
Benden vazgeçip yoluna gider misin acaba?
Artık Rabbime dön ya ey dünya.
Bağıran bağırana, yalan yalana, çıyan çıyana gebe…
Zira herkes dövdükçe dövüyor en büyük ahlaksızlığını kapatmak telaşında.
Herkes ağababalarının çaldıklarını kapatma hengamesinde.
Hırsız var hırsız koşun, çocuklar koşun; üstüme üstüme geliyor dünya.
Hz. Ömer'in adaletinden utanmadan bahsedenler bilmez mi ki Ömer'in bir kişi bir Dinarın altında para çaldı diye bunun tek sorumlusunun Ömer deyip kendisine ceza verdiğini.
Bilmezler mi Hz. Ömer, bir kıtlık döneminde hırsızlık yapanlara ceza uygulamamış ve: “İnsanların karnını doyurmadan, onlardan kanunlara uymayı istemeyiz” diye fetva verdiğini. Baklava çalana ceza var da domates çalana yok mu?
Hasankeyf çalınıyor, tarih alınıyor avuçlarımızdan, milyarlar el değiştiriyor, insanlar ölüyor, doğa katlediliyor, kadınlara şiddet/taciz almış başını gidiyor, siyanürle intihara duruyor dört kardeş dörtlerin gecesinde.
Bu çocuk her şeyin tek sorumlusu.
Çalmasaydı bu çocuk, bu domatesi kirlenir miydi bu kadar dünya.
Çocuk ağlıyor ağladıkça gök inliyor. Gök inledikçe melekler vicdana geliyor lakin hiçbir günah kapanmıyor. Çocuğun ettiği bir ah ile açılıyor binlerce günah...
Bu kadar kirliliğin dönüşmesi için aydınlığa yeterdi oysa bir Allah...
Gözlerini kapattı ve kalbini inşirah eyledi çocuk.
Kalbinden Allah, Allah i, Allah dedi...
Gök yer sarsıldı.
İşte bu yüzdendir zelzele oluşu, her bir çocuk Allah deyip ağlayanda depremler olur, çok rakamlı insanlık şiddetinde.
Dağlar, taşlar, ağaçlar titredi.
Melekler indi ve Hz. İsa indi kalplere, dedi ki.
İçinizde en az günahsız olan, en az çalan ilk tokadı atsın diye.
Bütün eller indi.
Gözler doldu, kalpler sustu..
Yer gök taş kesildi, kızardı.
İnsanlık taş kesildi.
Bir tokat daha inmedi, inmedi çocuğun yüzüne.
Sonra çocuk dile geldi ve bağıra bağıra dedi ki:
Kırıl,
Tüken
Gözlerin bir avuç gök.
Gök susar,
Ben susmam da
Sevmem de seni
Kalbin sahibi var da
Bilirim,
Konuşurum.
Yazgı dediğin
Kördüğüm bir çizgi,
İstemem sen gibi cenneti de
Cehennemi de.
Cehennem benim,
Cennet sensin;
Beduua benim,
Dua sensin
Ne yazar ki gece sabaha dönecek eninde sonunda
Değişmem dünyamı bir aha,
Gözlerim kapanmasın günaha.
Bir mesaj yaz..
