DÖNÜŞ

18-06-2016

Benden bir gül almakla beni anlayamazsın çünkü ben gülistanım.

Bahçelerime gir ve dolaş her dem kokan misk- ü amberi aratmayan kokular kuşatsın seni sen bunlara değersin ey Ozan! Ey aşık! diyordu Gülistanın sahibi o aşık kadın.

Aşıklar kaçarlar gezerler, dolaşırlar yer küreyi adım adım. Boyunları büküktür güvercin gerdanlığı misali sevgiliyi arayış mı? Dertlerinden kaçış mı? Bu gezi, bu terk-i Mekanı hakkıyla bilen var mı?

Benim bildiğim aşka hüküm geçmiyor aşk alır esir eder insanı.

Eğer sevmişseniz o sevgi ruhunuza dek işlemişse bilmeli ve kabullenmelisiniz ki bir bakıma artık siz yaşamayanlar listesinde yerinizi almışsınızdır.

“Ölüm ile Hayat” “Birliktelik İle Ayrılık” aynı tepside sunulursa ölümü ve ayrılığı seçiyorsanız aşk damarlarınızdaki kan hücrelerine dek işlemiştir.

Kayıp vakasınız devası olmayan bir hastalığa tutulmuşsunuz belki de sırılsıklam aşık olmuşsunuz tabib neylesin? İlaçlar tesir eder mi? Şifa olur mu aşka?

 

VEDA

 

Gitmek

                        Kime ve nereye?

                        Niçin bilmeden,

Hayatta olup olmadığını bile

                        Bilmeden.

Yıllar öncesine dönüş

                        İçindeki sese sesleniş

Asla dönmeyecek sevgiliyi

                        Beyhude yere bekleyiş

Aşka el salla

                        Veda et,

Et ki yaşama şansı bulasın

Aşık iken sen bu yangından

                        Sağ salim kurtulamazsın

Yanarsın, yakarsın hemde için için

Çünkü sen sağlıklı değilsin

                        Sen bir aşıksın…

11/06/2016 B.Çekmece, İstanbul    

M. Ekmen

 

Böyle his etmiş, böyle yazmıştım bu şiirimi o’na olan özlemimi ifade edebilmek için.

O bunu okuyunca neler mi his etmişti? Benim yandığımca alevlerde ve çektiğim acılar o da yaşamış ve çekmişti buna rüzgârlar, yağmurlar, yıldızlar şahitti anlatıyorlardı kendi dillerince anlamak için saf katıksız ve temiz olmak yeterlidir. Anlamayanlara ne anlatılsa anlamazlar. Aşkı bilmeyenler, tatmayanlar o yangında alev, alev yanmayanlar yaşadıklarını mı sanıyorlar?

Yağmurlar yağıyor mis kokuyor toprak. Çağırıyor sanki toprak şimdiye değin üstümde beyhude yere hep dolaşıp durdun. Bak sana kucak açıyorum, gel içerime gir. Sen benimdin, bana aittin. Dönüşün bana olacak seni hep bekledim durdum dercesine…

Kaçış ne mümkün topraktan eninde sonunda o’na dönüş ve gökyüzünde kayan bir yıldız çok şeyi ifade etmiyor mu?

Gelemedim,

Deremedim,

Eremedim. Diyorsa saf ve mazlum bir aşık bu üç kelimelik bir deryada boğulurum yanarım, ağlarım bilenler bilir. Aşka erenler bilir gelememenin, derememenin, erememenin ne hazin olduğunu.

Ben seni içime gömdüm, hazin şiirlerim de anlaşılmayan, anlatılamayan ve erişilemeyen olacaksın çünkü ben sana gelen yolları kaybettim çare çaresizlikte hiç olur mu?

Deva ve çare sende ince bir mum gibi eriyip gideceksin varoluş nedenin erimekmiş bir gün mutlaka anlayacaksın…

Esintiler misali öznesi ve yüklemi belli olmayan bu harmanlama yazılar stilimi seçen özleyen sayıları az olsa da okurlarımın olduğunu biliyor ve es geçmiyorum.

 

Bekle geleceğim

Bir gün batımında

Seni de alıp götüreceğim

Güneşin battığı o yerlere

O gizemlerde kalarak

Baş başa ve göz göze

                        el ele…

M. Ekmen

 

Kalın aşkla aşık olarak sevip sevilerek mutlu ve umutlu her zaman mutluluk saçanlar safında siz değerli okurlarımız.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?