EĞİTİMDEKİ SORUNLAR

08-09-2014

Eğitim bir bireyden tutun da bir millete, bir dünyaya varıncaya kadar herkesi etkileyebilecek kadar önemli bir mevzu.

Ancak bu kadar önemli bir konu olmasına rağmen bir türlü eğitimdeki sorunlar çözüme kavuşturulamadı ve gün geçtikçe de içinden çıkılmaz bir hal aldı.

Eğitim sorunlarını anlatırken sadece Batmanla sınırlı kalmak gerekmiyor, çünkü ne yazık ki her yerde eğitim sorunları aynı.

Bu sorunları dillendirirken konuyu birbiriyle ilgili, birbirini etkileyen birkaç başlık altında incelemek daha faydalı olacaktır.

Herkesin şikâyet ettiği en önemli sorun sistemden kaynaklanan sorunlardır.

Özellikle TEOG (Temel Eğitimden Orta Öğretime Geçiş Sınavı) ile yapılan yerleştirmelerden sonra büyük sorunlar ortaya çıktı. Öğrencilerin neye yatkın olduğu, hangi branşlarda yetenekli ve kapasiteli oldukları bilinmeden yerleştirmeler yapıldı.

Öğrencilerin hayalleri, ilerde ne icra etmek istedikleri nazara alınmadan yapılan yerleştirmeler öğrencinin eğitime olan ilgisini ve azmini olumsuz etkileyecektir.

Bir sürü öğrenci, aldığı puandan dolayı istemediği okullarda eğitime mecbur edildi.

Bazı düz liselerde kontenjanlar düşürüldü. Daha az tercih edilen meslek liseleri ve İmam hatip okullarının kontenjanları ve okul sayıları arttırıldı.

Öğretmenlerin kendi içindeki sendikalaşmaları, ayrı sendikaların eylemlere gitmesi, eğitim camiası içindeki bölünmüşlükler ile acaba eğitimde ne kadar mesafe kat edebiliriz?

Eğitimcinin zihnini meşgul eden, onu sarmalayan başka sorunlar olduğu sürece bu eğitimci öğrencilerine ne kadar fayda sağlayabilir?

Eğitim sisteminde her geçen gün köklü değişikler yapılıyor, sınav sayıları arttırılıyor.

Öğrencinin mecali kalmadı. Sistem tanıtılamıyor, çünkü sürekli bir değişim içinde.

Bu kadar kafa karıştırıcı bir durumda eğitim sistemi ne yazık ki başarılı bir nesil yetiştirme amacından farklı bir noktaya gelecektir.

Aileler de yine eğitim sorununda farklı bir faktör.

Maddi sorunlardan, ailelerin bilinçsizliğine, aile ve öğrenci ilişkilerine varıncaya kadar sıkıntılar zincirlenmiş durumda. Öğrencinin üzerinde durmayan veliler, tüm ihaleyi eğitimcilere kesen veliler de eğitimdeki sıkıntılara bir katkı! Sağlamış durumda. Çünkü eğitimdeki amaç topluma faydalı nesiller yetiştirmek iken bunun tekil kısmı olan birey velilerin doğru yönlendirmesi olmaksızın okula gidip geliyor. Ama sadece gidip geliyorlar. Bu konuda velilere iyi bir takipçi ve yol gösterici olmaları rolü düşüyor.

Öğrenciler eğitimin odak noktası, ya da öyle olması gerekir.

Yukarda da belirttiğim gibi sistemden ve aileden kaynaklanan sorunların arasında öğrenci vizyonu, hedefi olmadan didiniyor. Eğitimde başarının temel sırlarından biri “ortam” iken istemediği okula gönderilen nice öğrenci var. Bu ortam öğrenciyi derslere karşı isteksiz kılacaktır. Öğrencinin yetenekli olmadığı dersleri görmek zorunda kalması, ilgisini çekmeyen derslere mahkum kalması da öğrencinin eğitimde yara almasına sebep olacaktır.

Bazı öğrenciler sayısal, bazıları sözel alanlarda kapasiteye sahipken sözgelimi lise 1. sınıfta bu öğrencilere farklı alanlarda karmaşık derslerin verdirilmesi ne yarar sağlayabilir?

Aileden topluma, eğitimcisine varıncaya kadar herkesin motive etmesi gereken öğrenciler ne yazık ki ilgisiz bırakılıyor. Sana karışmıyorum ama derslerini geçeceksin, ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin yaklaşımıdır tamamen izlenen yol.

Akıllı telefonlar, bilgisayarlar, playstation salonları, televizyonlar…

Öğrencileri hapsetmiş durumda. Ailelerin bu konuda dikkatli olması gerekir.

Yine bağımlılık yapan maddeler konusunda aileler öğrencileri, çocukları ne kadar takip edebiliyor. Sigara, uyuşturucu ve alkole varıncaya kadar envai çeşit zararlı madde kullanılıyor. Bunları kullananların da yaş ortalaması baya düşmüş durumda.

Elimizde resmi rakamlar yok, ama şikâyetleri duyuyoruz. Özellikle Kuyubaşı TOKİ ve kenar semtlerde uyuşturucu madde bulmak çok kolaylaşmış.

İl Emniyet Müdürlüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünden İl Müftülüğüne, sivil toplum kuruluşlarına kadar herkes elini taşın altına sokmalı ve bu zararlı maddeler ile mücadeleyi artırmalıdır.

Hülasaya gelecek olursak Eğitim sorunlarına yaklaşımımız, analiz ve yorumlamamız değişmeli, genel çerçevede bakmayı bilmeliyiz. Sıkıntı ne sınav sistemlerinde, ne bireylerde, ne kitaplarda. Belki de sorun hepsinde. Bütünleştirici kaynaştırıcı olamıyoruz. Herkes vazifesini ifa etme yoluna giderse başarılı sonuçlar alırız.

Okullar açıldı, haydi bu sene eğitimcisinden öğrencisine, velisinden resmi kurumlarına varıncaya kadar meslek olarak, iş olarak değil eğitim gönüllüsü olarak üstümüze düşeni yapalım ve ilerde bu nesillerin dualarını alalım. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?