Gel artık GÜLÜMSER
Saat dördün otuzu
Fırıncılar yolun gözler
Halk aç
Ekmek bekler
Gel artık GÜLÜMSER
Gel de gülümse...
Murat Bozkurt
Ahhhh o eski rakkase mekanların Aşık Veysel misali taş plak fırıncıları...
Bir yanda gül-un bahçesi, bir yanda sevgilinin elleri ve diğer bir yanda şarabın bana uzanan zamane uzman elleri…
İşte meydan
İşte yiğitler
İşte zaman,
İşte Ekmek
Şarap
Sen
Ve ben...
O fırıncılar ki kürek üstünde uyku pozisyonunda ateşe düş olur, sevdaya beşer, ağaya beleş olur...
O fırıncılar ki çoğu zaman odun'u bekler gibi seni beklerler bir ömür boyu... Kimi zaman ise her içeri giren güneşin gülümsemesi ile ay-dınlanırlar..
Sözde aşk gerek
Aşkta ekmek gerek
Hamura su
Çiğ olana tuz
Boş laf yapan ağza ise fırıncının küreği gerek ki Ömer Hayyam da ekmek ve sevgiliye ayrı bir önem verirdi... Belki de bitmeyen şarabın hasretine olan Gül'den olsa gerek bülbülce şöyle derdi hep:
"Var mı daha ağır yük zamanı çekmek kadar. Yaşama sebebimsin, şu kadar, ekmek kadar. Ayrılığın özlemin her şeyin bir hazzı var. Seni anlamak da güzel, seni beklemek kadar."
Ekmek artık yerden alınıp üç defa öpülmüyor,
Şarap ile sevişilmiyor,
Gül ile elde tespih sabır çekilmiyor...
Pul koleksiyonlarında siyahi şiirler biriktiriyor şairler... Sırf beyaz şiirler gülümsesin diye...
İhsan Yüce ise yüz elli civarında filmde oynuyor ve bilmem hangi Afroditlerin aybaşı heykellerini yapıyor olsa gerek ki şairlere ayıp olmasın diye şiirlerini yayımlamıyor..."
Ülkenin çivisi çıkmışın filozofcası eril fail ile faili meçhul arasındaki medcezir gülümsemelerim var Aziz Ya sen Nesin?
ak-lıma/saçlarıma düştükçe...
Sen sözlümsen sevgilim, ben bu sözlüye kalkmam öğretmenim istersen disipline ver...
Sözlü olmazsa bile bir danaya yahut bir davaya ortak girer gibi bir.yazılıya ortak girebiliriz...
Ekmek
Şarap
Ben
Ve sen ayrılmaz bir dörtlüydük. Biz mahşerin dörtlüsü idik sarımsak değil; dedikodu ve iftira kolan ağızlarda...
Ve ekmeğe virgülü, şarapa noktalı virgülü, senden sonra iki noktayı bütün benlere ise noktayı ise Mazlum Çimen'in müziğini yaptığı bir İhsan Yüce şiirinde Mümtaz Sevinç şöyle seslenerek koyuyordu:
"Ekmek şarap sen ve ben
bir de sabahın dördü dışarda kar odamız ılık gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe
anlattın bana ağzı sarımsak kokan bir çocukla yattığını..."
Ezcümle Yıldızlardan gülümseyerek soruyor İhsan Yüce, Kibar Feyzo filminde:
‘Faşo ağa’ yazan Feyzo’ya (Kemal Sunal) “Faşo ne demek la?