EŞEĞİN MERAKLISI ÇOK OLUR

11-09-2015

Eşeklerin, kendi özeliklerine benzer yaratılış özelliği gösteren diğer hayvanlar ile karşılaştırılmasında, diğer hayvanların hep daha fazla albeniliği olabilir.

Çünkü diğer hayvanların bir kısmı, daha hızlı koşarlar. Bir kısmı, daha asil durur.

Bir kısmı, Kişnemeyi bilir. Bazıları da daha sevecen davranabilirler. Hâlbuki eşeğin de kendisine has farklı özelikleri vardır. Mesela, daha dayanıklıdırlar.

Daha dengeli yürür ve daha az tedirginlik verirler. Ama eşeği en büyük dezavantajı tabi ki de sesidir. Olup olmadık yerlerde anırmaları onları fazlasıyla rahatsız edici kılar. Bu yüzden de daha az talep görürler. Daha bir gereksiz bulunur ve göz ardı edilirler.

Yerli yersiz anırmalarından dolayı da ahmak damgasını yer dururlar. Anlayacağınız yerli yersiz anırma, bütün diğer olumlu seçenekleri maalesef yuttu.

Demek ki neymiş? Yerli yersiz anırmak iyi bir şey değilmiş. Her gördüğüne tepki vermek de eşeklere has bir özellikmiş.

Ama maalesef,  eşeklere ait huyların benzerine, insan davranışlarında çokça rastlamaya başladık.

Bu durum insanlığın geldiği noktanın ne kadar aşağı seviyelere çekildiğinin de elbette ki en büyük kanıtı.

Hâlbuki insan eşeklerden farklı değerde yaratılmış ve yaratılış sebebi ile eşeklerden çok daha değerlidir. Ama Bu değerin devamı veya yok oluşu insanın kendisine bağlıdır.

Çünkü insan yaratılış amacına uygun yaşamak gibi bir zorunluluğa tabi tutulmamıştır.

Bu yüzden insanların,  insanlığın üstünde hüküm sürme hevesi, paraya ulaşma hırsı, şöhretli kalma isteği ile bütün her şeye yerli yersiz bir canavar gibi saldırıp bu değeri yokta edebilir. Tam tersi bir bilge gibi davranarak sukut ile dahil olduğu toplumun değerlerine saygı göstererek, yerinde konuşarak, gerektiğinde susmasını bilerek, doyacağından fazlasını paylaşmayı bilerek…

İnsanlık değerini çok daha yükseklere de çıkartabilir. Yani bilgelik, tıpkı bir balon gibi.

Yükseklere çok daha yükseklere, hiç ulaşılmayacağı düşünülen sınırlarında ötesine bile insanı taşıyabilir.

Bu yüksekliğin sonucunda bilgelik;  insana yerde kaldığı sürece, hiç göremeyeceği güzellikte manzaralar gösterir. İnsanlığa farklı bir boyuttan bakabilme özelliğini, insana kazandırır.

Bunu yaparken de sadece olması gerekeni ister. Yani bir öğretmen gece gündüz ders anlatabilir. Ya da bir profesörün okumuş olduğu kütüphaneler dolusu kitabı olabilir.

Fakat bilgelik bilmekle değil, bilinenlerin yaşama yansıması ile ortaya çıkar.

İstenildiği kadar fazla şey bilinsin, bu bilinen şeyle kişinin bütün hayatına etki etmeği sürece hiçbir önem arz etmez. Merhameti bilip de yanında acı çeken hayvanı umursamayanın, aç komşusunu düşünmeyenin, bildiği merhamet hiçbir anlam ifade etmez.

Mesela; insan din için örtündüğünü söyler. Fakat ağız kötüyü konuşmaya devam eder, göz harama bakmaya devam eder, örtü o zaman yemek masasında duran örtünün tarif ettiği anlamı ifade eder. İşte bilgelik bütün bu çelişkilerinden arınmış insanı tarif eder.

Bir kere ne olursa olsun, saygı duymayı bilen insan halini tarif eder.

Bilge; yargılamaktan uzak, yol gösterici olur. Irkçı değil, birleştirici olur.

Öldüren değil, ısrarla bütün baskı ve bazen çaresizliğe rağmen yaşama katkı sunmak isteyen olur.

Yani insan, insan olarak görünmeye devam ederek, bilge de olabilir, bir eşeğin yaptığı davranışlara benzer davranışlar göstererek, eşekten bile daha aşağı bir seviyeye inebilir.

O yüzden dikkat etmek lazım, ses tonumuz biraz daha ince, bir ikide dil bilip konuşabiliyoruz diye, her gördüğümüz şeye, yerli yersiz yorum yapmamak lazım.

Kendi adıma söylüyorum; Yerli yersiz ve son derece gereksiz görüşler ile Kürtajdan türbana, ekmekten içkiye, tarihten geleceğe, istikrardan kaosa ve daha sayamadığım bin bir türlü konuya yorum yapan ve ısrarla ben biliyorum diyen eşek olacağıma, sükût ederek samimice huzuru dileyen insan olmayı tercih ederim. Tabi elbette herkesin tercihine de saygı duymak lazım.

Öyle ya; eşeğin meraklısı çok olur.  Ne diyelim;  Allah, insan olmanın gereklerine uyanlar ile yaşamayı nasip eylesin.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?