GÖZLERİN ANKARA, KALBİN AMED VE EKSİ SEN DERECEDE İHANET

24-09-2020


Eksi sen derecede soğuktayım... Artı  ben derecede ise sen  küresel ısınmadaydın hep.Daha o gün anlamalıydık senle ben birbirimize fazlaydık,ihanettik. 
Dün gece rüyamda  seni  gördüm.Gözlerin  Ankara,kalbin Diyarbekir'di...Baştan aşağı bir başkentin  güzelliğiydi her yerin...Her gamzenin çukurunda arıza,her ben'inde çatışma,her hendeğinde çalışma vardı;ölüm vardı ve ölüm ihanet kokuyordu.Gözlerin Ankara, kalbin Amed ve eksi sen derecede son derece  ihanet......
Bir ihanetin kollarında çırpınıyordum..Ölmek için direniyordum.İhanetin en çirkin yüzüydüm ben.İhanet ettim; ama ihanetimin bir nedeni vardı elbet.Savunmasız bir şehir silüetiydi içimdeki yalnızlığım ve anlamsız kehanet. Bir bulmacanın en hüzünlü yerinde sol yanında, soldan sağa kansızlık, yukardan aşağıya sensizlikti ihanetimin nedeni...İhanetin nedeninde sensiz  çürümüş bir bedendim ve yeniden  toprağa filiz veren bir ihanetdim artık...İhanetlerim, yeni ihanetlere gebe...ihanetlerim ihanetler doğuruyordu gecenin piçleşen ve hiçleşen kolsuz,bacaksız çocuk  kaldırımlarında....İhanetlerim sensizlikle dolu ve ihanetlerime kan revan bir tarih yazılıyordu damlarken kalbimize sıkılmış yumruk misali dolu.
Bir babanın oğula, bir oğulun babaya ihaneti gibiydik ikimiz.İhanetimiz kehanetimizdi...Aslında daha çok bir halk'a halka halka  gerçekleşen ihanet gibiydik aşkın kollarında,sevdaya dururken çiçekler...İhanet çiçeğim...
İhanet neydi,kimeydi?Kim kime ihanetti?İlk  bıçağı çeken kimdi,ilk öpücüğü dudağa konduran kimdi?ilk öpücüğü çeken mi yoksa ilk öpücüğü sıkan mıydı ihanetin adı?Kim Habildi, kim kabildi?Herkes Kabili ihanet biliyordu; yoksa ihahetin  adı Habil soyadı sen miydin....Sen miydin; yoksa ben miydim ilk ihanete açılan Bitlis-Muş-Tatvan arası yol?Aslında belki de  ihanete giden bütün yollar bize çıkıyordu. 
İki tür hastalık vardı biri aşk, biri de dost. İkisinin de yolu ihanetler istsyonunda  kesişiyordu karanlıklar çarpışırken ...Sızlıyor ve Lokman Hekim diye inliyordu bütün hastalar sensizlik kpridorlarında.Oysa ben and içimiştim bütün yaralarını tek tek öperek iyileştireceğim diye.Çünkü hiçbir yaran iyileşmezdi öpülmeden ve henüz ne Lokman Hekim'in ne de Hipokrat'ın bile bundan haberi yoktu.Neren sızlıyor diye sorunca Lokman Hekim, aşk deyince kalbim; dost deyince sırtım, diye inliyordu bütün hastalar...üstelik ihanetin telafisine, kahpeliğin de bahanesine henüz hiçbir ilaç da bulamamıştı hekimler..
Evet benim göbek adım da ihanetti.Künyeme de ihanet kazınmıştı.Ama Allah'a yeminler olsun ki  kendimi bile sevmiyordum artık;seni sevdiğim günden beri,sırf sana ihanettir diye....
Yalnızım diye  de  üzülmüyorum artık. Çünkü biliyorum,yalnız insanın ihanet edeni de olmaz.Sırf sana ihanet etmemek için 
 yalnızlığa dümen attım.Bir kendim kaldım, kendime ihanet etmeyen. Artık biliyorum Biz'den hiçbir şey olmaz,ihanet dışında...Papatya fallarımızda  bile hiçbir keramet yoktu sırf  kehaneteydi papatyalarımızın gözlerini açışı...Bu şehirde papatya fallarımız   bile  ihanet ediyor, etmiyor diye açılıyordu.
Kim bilebilir daha kaç kişinin yaralı kalbine zifiri bir karanlıkta sızıp  ömrüm dedikten sonra  öldüreceksin....De bağlacı olalım, ki bağlacı olalım; ben seni hep bitişik yazılmak için özleyeyim ama yine de ayrı yazılalım.Hem de bir ömür boyu.Ya dudaklarımız,dudaklarımız nasıl dayanacak bu ayrılığa,işte bir onu bilemiyorum.Gözlerimiz birbirine iki kan davalı düşman mahalle gibi bakarken bile dudaklarımız hep halkların kardeşliği gibiydi ve  hiç ayrılmadı birbirinden.Dudaklarımıza ihanet ve sonsuza dek inat olsa da düşman kalalım bu şehirde.Bu şehir ki bütün ihanetleri koynunda saklayan bir ana.Hem Cemal Süreya'nın dediği gibi 
"Baktım sana kızgın değilim, kırgın değilim, dargın değilim, Kısacası artık ben sana "Hiçbir şey" değilim."
 Üstelik Zeki Müren de yeniden yazmışken Aşkın Kanunu'nu,
"Her aşkın sonunda gözyaşı vardır 
Akar damla damla sel olur gider
Boş yere bekleme geçen günleri
 Böyledir ne yazık ezelden beri
 Kimi benim gibi sever gönülden
 Kimi senin gibi el olur gider...."

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?