HAYAT…

12-08-2016

Eleştiri yoksa teklik artar.

Farklılık yoksa çeşitlilik azalır.

Muhalefet pasifse, denetimsizlik artar.

Sivil toplum kuruluşları yetersiz ve gerçek amaçlarından uzaksa, toplum sosyalliğini ve özgüvenini kaybetmeye başlar.

Sanatçı camiası toplumsal yalnızlığın bir getirisi olarak, siyasal taraf tutma eğiliminde ise sanat etkisinde kaldığı şeylere yönelir.

Halk sinmiş ve şaşkınsa, birilerinin mağduriyeti yakın demektir.

Medya koskocaman haber kazanından, cımbız ile haber seçme gayretinde ise ülke de ya haber yapacak şeyler sınırlıdır, ya da habercilik bir otoriteye bağlıdır.

Herkes tutuksa, ekmeğe dair korku, geleceğe dair tedirginlik, hafızalarda bir belirsizlik var ise geçmiş ya kirlidir, ya da geleceğe dair korku ve umutsuzluk vardır.

Dünün acılarını unutan bir toplumun, bugünün tuhaflıklarına gösterdiği şaşkınlık var eden biat var ise toplum tüm dinamikleri ile teslim olmayı seçmiştir.

Aman ha oğlum ile başlayıp, yapma bak sakın kızım ile biten cümleler artmışsa, birileri kurt birileri kuzuculuk oynamaya başlamıştır.

Ağızlarda beliren ortak sözcükler; hayırlısı, kısmet ve nasip ise toplum içerisinde yaşadıklarının, dışında tezadını yaşıyordur.

Dile getirmekten korkuyordur, kendisinden gayrisine seyirci kalıyordur.

Ve bunlara rağmen büyük bir çelişki ile herkeste ortak bir söylem ve aynı inanç ortaya çıkıyorsa, büyük bir yalan furyası ortalıkta kavurup duruyordur.

Velhasıl canlar, aslında bildiğinizden öte bildiğimiz pek bir şey yoktur.

Fakat ben bir şeyi bilir ve onu hep söylerim. İnsan her şeyin ötesidir. İnsan her şeyin ötesi derken ki insan tasvirim bütün dünyayı kapsar. Bütün inançları kapsar.

Bütün milletleri kapsar. Bütün dilleri kapsar. İnsanın ötesinde, insanın üzerine önem arz edecek hiçbir şey yoktur ve olmamalıdır. İşte bu yüzden benim yukarıda yazdığım şeyler genel itibari ile insanı yozlaştıran, değerini azlaştıran, yüreğini daraltan, fikrini körelten aksaklık ve olumsuzluklardır. Bu tür insani değerleri incitici ve olumsuz etkileyici her türlü yaptırım ve politikalardan derhal vazgeçilmelidir. İnsanın hayatı, insana bütün yönleri ile iade edilmelidir. Son olarak hayat ile ilgili birkaç kelam etmek gerekirse; Hayat, şerefiyle, namusuyla ve onuruyla dünyaya iyi nefes katanların var ettikleri mana ile yaşar durur.

Che der ki;

Hayat ne aşk davasıdır, ne de ekmek kavgasıdır.

Hayat; insan kalabilme mücadelesidir,

Onurunla, şerefinle, namusunla…

Bana göre de hayat; onurlu iken, onurlu gömülebilenlerin, kendisinden sonrasına bıraktığı iyiliğe dair, insanlığa dair, sevgiye dair manaların var ettiği insani değerler silsilesidir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?