İLKE-SİZ-LER

07-01-2016

Birçok kişi bana sitem edebilir. Hatta bugünkü yazımı veya köşemi hiç beğenmeyebilirler, negatif yorumlar atabilirler yuhlayıp ıslık çalabilirler.

Aldırmam aldırmadan düz, dümdüz bodoslama yoluma, hedeflerime ilke ve prensiplerim doğrultusunda yol kat etmeye devam ederim. İlkem bunu gerektiriyorsa yaparım. Yapmam da gerekir fikrindeyim. 

Sıradan “an ordinary” bir birey, bir toplum, bir millet olmaktansa süzgeçlerden geçmiş; filtrize ve rafine edilmiş “seçkin” biri olmak daha makbul değil mi?

Bir işe, bir yola koyulurken bir eyleme hazırlanırken bir yol, yordam ve hedef koymak gerekmez mi?

İlkeler doğrultusunda. Amaç, plan, yöntem ve metot belirlemek, projelendirmek gerekmez mi? Eğer gerekmiyorsa öyleyse yapılmak istenen ne? Varılacak menzil neresi? Diye sormazlar mı İnsana?

Dikkat buyurursanız dünya tarihinde gerçekleri, salt doğruları beyan etmiş ve dönemin otoritesinin her tür baskı ve ceza yöntemlerine bile aldırmadan acı olsa da şifa dolu reçeteler yazmış olan düşünür bilge kişiler canlarını vermek pahasına olsa da haktan, hukuktan doğrulardan ödün vermemişler bu anlamda yüzlerce isim vermek mümkündür.

İsteyen araştırıp bulabilir. Bulabildiğince de bilgilenmiş olur. Araştırmacı olur.

Hafızasını tazelemiş olur. Benden kapının anahtarını ve şifreyi vermek gerisi çabalama, inceleme, düşünüp pozitif sonuç ve veriler elde etme.

Ampulün icadını bulan “Edison” bile 1093. deneyiminde ampulü aydınlatabildi.

Yılmadı, çabaladı, araştırdı hedef koydu ilke ve prensiplerle hedefine doğru yalnız kalsa da yürüdü amacına ulaşıncaya dek. 

Derler ya yürüyen kaplumbağa uyuyan tavşandan çok daha fazla yol kat eder.

Bu deyişe katılıyorum ve tasdik ediyorum.

 Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruluşundan günümüze değin. Gerçekçi ve bilimsel hedefler koyup; ciddi anlamda hedef ve amaçlarına ulaştığını takdire değer veriler elde ettiğini görmedim göremedik.

Ekonomide, siyasette, sanayide, kalkınma hamlelerinde birçok anlamda dışa bağımlı olmaktan hiç kurtulamadı. 

Ama kurtulamadı derken “kurtulamaz” demek istemiyorum.

İlke ve prensipler doğrultusunda ciddi ve önemli hedefler belirleyerek, Japon modeli örnek alınarak, bilim ve teknolojiye odaklanarak inançla, kararlı ve çalışkan bir edayla aşılmayacak dağ yok üstesinden gelinmeyecek bir problem ve engel yok yeter ki doğru hedefler doğru bir siyasetle, bilinçli verilerle samimi olarak sabırla, inatla çalışılsın.

 Ama görüyorum ki her şeyin kolayına, tembelliğine kaçan bireylerden oluşan bir toplum olmuşuz. Bu statüde olan bir millet neyi? Nasıl?

Elde edebilir ki? Bana birileri çıkıp da çürütülemeyen genel kabul görmüş bir ilke ve buluşumuzdan, icadımızdan söz etsin var mı böyle bir tez ve yiğit? İşte acı da olsa maalesef realite bu. 

Kalın sağlık ve sevgiyle ilkeli, prensipler doğrultusunda yol kat eden  veya en azından kat etmek isteyen siz Batmanlılar ve Sonsöz okurlarımız.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?