İsrail’in neredeyse tün Dünya güçlerini eline geçirdiği tartışılmaz bir gerçek.
Başta Amerika, İngiltere ve Fransa olmak üzere bilumum Avrupa Devletleri İsrail’in hizmetine ve emrine girmiştir. Kayıtsız ve şartsız İsrail’in yanında yer almaktadırlar. Osmanlı İmparatorluğunun yıkılması ile oluşturulan Arap Devletleri ki bunlardan bir kısmı İngiltere ve Avrupa’nın nameşru çocuklarıdır. Ürdün Kralı Abdullah bin Hüseyn gibi… İşte bu mulaanet kimseler, gizli veya açık İsrail’in yanında yer almaktadırlar. Çünkü bunlar daha Dünya savaşlarından beri birer hain olarak Müslümanların yönetimine getirilmişlerdir. Kendileriyle olmak istemeyenleri ise ekonomik, siyasi, askeri, psikolojik ve benzeri korku ve yıldırmalarla İsrail’in yanında yer almaya zorlanmışlardır.
Sonuçta kabul etsek te etmesek te Dünyayı artık İsrail yönetmektedir. Birleşmiş Milletler, Nato, Barış Güçleri, İnsani Yardım kuruluşları, bilumum Örgüt ve Sivil toplum kuruluşları İsrail’in emrinde çalışmaktadırlar. İster sağcı ve de ister solcu olsun çoğu örgütler İsrail’e hizmet etmektedir. Netice olarak Dünya devletleri ve güçleri Dünyayı İsrail’in hâkimiyeti için dizayn etmişlerdir.
İsrail Siyonizmi, Hiçbir ilke, yasa, kanun, hukuk tanımamaktadır. Bu hukuksuzluğa ve insanlık dışı uygulamalara ses çıkaracak “dur” diyecek hiçbir kuvvette bulunmamaktadır. İsrail her türlü yakım, yıkım, ölüm, yok etme, soykırım, katliam ve insanlık dışı vahşiliği hiç çekinmeden uygulayabilmektedir. On binlerce çocuk, yaşlı ve masum insanı katledebilmekte ve katletmeye devam etmektedir.
Şimdi de sıra Lübnan’dadır. İsrail kendince Lübnan Direnişini gerçekleştiren Hizbullah’ı da etkisiz hale getirerek Ortadoğu da hâkim güç olmayı düşlemektedir. Yaptıklarıyla ve de dünyanın yaptıklarına sessiz kalmasıyla şimdilik hedefine adım adım yaklaşıyor. Bu doğrultuda İran’ın merkezinde suikast yapmaktan çekinmiyor. Hatta ve hatta telekominikasyon aletlerini kullanarak nokta vuruşu ile bir an da binlerce insana suikast düzenleyebiliyor.
Tabi ki bu gücü başta Amerika, İngiltere, Fransa ve Avrupa devletleri olmak üzere Ürdün, Suudi Arabistan, Mısır, körfez Arap devletleri, Yunanistan, Azerbeycan ve daha ismini sayamadığımız bir sürü kukla devletten alıyor.
İsrail ve Amerika'nın hedefi sadece Gazze veya Filistin değil. Ortadoğu da ne kadar İsrail Siyonizmine ve Amerikan Emperyalizmine başkaldıran devlet varsa hepsinin başını ezmek. Bu doğrultuda Gazze, Filistin ve Lübnan’ı ilhak edip Suriye'ye girmek istiyor. Suriye de zaten PKK eliyle oluşturulmuş İsrail’e destek verecek Amerikan güdümlü ve donatımlı bir Askeri güç hazır bulunuyor. Bu güçlerde Amerika üniforması ve bayrağı altında Ortadoğuyu değiştirmeye dünden razılar.
Bir başka deyişle zaten Ortadoğu halkının inancı, kültürü ve düşünce yapısı olan islam’ı ve Müslümanların yaşam tarzını yok etmeye adanmış hazır bir güç, tüm varlığını Amerika ve İsrail’e feda etmeye hazır bekliyor. Bu güçlerin nihai hedefi İranı vurmak…
Ardından da tabi ki Türkiye… Türkiye bu saldırılardan muaf değil….
Arzı mev’ut sınırları Türkiye’yi de kapsıyor. Bu nedenle her zaman Türkiye üzerinde elbette bir plan var…
Ortadoğuyu teslim alma plan ve programları İsrail ve Amerika tarafından bu şekilde yürütülüyor.