KABULLENEMİYORUZ

03-06-2016

Bu ülkede bir kabullenememe, sindirememe, tahammül edememe, anlayamama, hissedememe, kısacası asalak davranışlar silsilesinden oluşan sorunlar mevcut.

Baba kendi huyu suyundan farklı alışkanlıklar edinen çocuğunu kabullenmez.

Anne istediğine varmayan kızını, hoş görüp kabullenmez.

Usta daha farklısını denemeye çalışan çırağının yaptığını sindiremez.

Öğretmen öğrencisinin, alışılmış kalıplar dışına çıkmasına tahammül edemez.

Doktor duygusal tepkileşmeler sonucu, böyle olursa daha iyi olmaz mı diyen hasta yakınını anlayamaz.

Yar, topukluların aşkına, yârin yüreğinde ki ateşi gözündeki manayı hissedemez.

Bacı, ağabeyinin üzerine titremesinde ki hassasiyeti kaldıramaz.

Her kişi kendi dilinden ve milletinden başka bir milletin ve dilin var olabileceği gerçeğini kaldıramaz.

Bu sorunları var eden sebepleri ise şöyle sıralayabiliriz:

Ciddi şekilde kültür yozlaşmasına uğrayan toplumun, kendi içerisinde yaşadığı yapısal çelişkiler...

Ezberci eğitim zihniyetinin getirmiş olduğu, eğitimde maddi çıkar gözeten toplum zihniyeti…

Başarısız siyasi çizginin, toplum içerisinde var etmiş olduğu aşırı kutuplaşmanın var ettiği problemler…

Zamanın şartlarına uyarılamayan devlet sisteminde ve kamu düzeninde yaşanan aksaklıkların toplum üzerinde ki etkileri…

Toplum içerisinde aşırı derecede açılan ekonomik makasın, zengini denetim dışı bırakabilecek seviyeye getirmesi, yoksulu ise daha da yoksullaştırıp bunalım seviyesine çekmesi…

Toplumun devlet yapısında düzelmeyen aksaklıkların düzelmemesine duyduğu tepki…

Hukuk düzeninin beklentileri karşılayamamasından kaynaklanan güvensizliğin toplum üzerinde etkileri…

Sanattan bilimden uzaklaşan toplumun yöneliş gösterdiği, siyaset, ticaret gibi olguların mutlu etme konusunda yetersiz olması ve maddiyatın mutlu etmeyen abuk sabuk yüzünün aynada görünüşüne şahit olan toplumun kendisi ile iç hesaplaşması…

Değişmeyen siyasi yüzlere çaresizce teslimiyet gösteren toplumun, çaresizliğinin günlük hayatta yaşattığı sorunlar…

Ekonomik bunalımın toplum üzerinde var ettiği manevi yıpranma…

Toplumun bireyler üzerinde var ettiği baskıdan kaynaklı, ifade edememe, yanlış ifade etme gibi bireylerin gelişimini engelleyici negatif durumlar…

Tek toplum yapısında ısrarcı olan zihniyetin kendince var ettikleri doğrular ile yaşam ısrarında kaynaklı statükocu düzen…

Değişime karşıtlık, değişime duyulan korku, değişimin önüne çekilen setler ve bu durumların toplum dinamikleri üzerinde var ettiği aşınma…

Ülkede ciddi şekilde korku salmaya başlayan özgürlüğü kısıtlayıcı uygulama ve söylemlerin, toplum üzerinde yaşattığı gerginliğin hayatın her yönüne yansıması…

Objektifliğini kaybeden ülke basının taraf tutma eğilimden kaynaklanan toplumun taraf tutmaya yönelmesi ve bu fanatizm ve tarafçılığın getirisi olan insani hislerin kaybı…

Biliyor musunuz canlar, inanını bana; kendine cenneti değil, insanlığa huzuru düşleyenlerin var ettiği bir toplum olsaydık,  çoğu şeyin üstesinden gelebilirdik. Ep’lere ip’lere takılmak yerine, çocukların gözlerinde ki yaşama hakkına saygı duyabilseydik, insanlığın ölmesini engelleyebilirdik.

Sevgilerimle...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?