KADINLAR KAHRAMANDIR

07-03-2019

İzlediğim bir filmin analiziyle kadınlar gününü kutluyorum.

Filmin adı: Kadınlar Kahramandır.

Film Brezilyalı, Kamboçyalı, Kenyalı ve Hintli kadınları anlatıyor.

Kadınlar zavallı, ezilmiş, en aşağıdakiler. Seyir boyunca gecekondular ve çöplükler göze çarpıyor.

Filmin başlarında kâğıttan oyuncak silahlarla oynayan çocuklar ve gerçek silahlı güçlere direnen halkı varoşlarda izlemek mümkün. Bütün fonda kadınlarla röportajlar yapılarak onların fotoğrafları çekiliyor; evlerin cephelerine, duvarlara, tepelere, trenlere, otobüslere kadınların büyütülmüş fotoğrafları yapıştırılıyor.

Belgesel türdeki yapımda kadınlar genelde işlerini ve çocuklarını anlatıyor; yoksulluklarını dile getirerek aynı zamanda eğitimden, kültürden, direnmekten, umuttan, mutluluktan ve gelecek güzel günlerden söz ediyorlar ağlayıp gülerek.

Kareler ilerlerken hiç sebepsiz düşündüm: Ne tür kahramanlıklar olacak? Sanırım filmin adından dolayı bilincim etki altındaydı. Ve aşina kahramanlıklar da bilinçaltımdaydı. Savaşan, direnen kadınlar bekliyordum. Sanki damak tadım bozulmuştu…

Filmin yarısında merak duygum devam etmekle birlikte film kopuyor ve ezber bozuluyor.

Kahramanlık nedir? Sefil şartlarda yaşamı sürdürmek değil mi? Acılara rağmen hayatı sevmek olamaz mı? Çocukları büyütmek, eğitmek nasıl bir kahramanlıktır? Hayat mücadelesi bir tür kahramanlık sayılmaz mı?

Olup bitenleri sorgulayıp dururken zihnim netleşti: Kadınların kendilerini ifade etme cesaretleri, nasıl diyeyim, şaşırtıcıydı. Bana kalırsa umuda ve geleceğe inanmaları, eğitim ve kültüre güvenmeleri, sanattan, reklamdan ve kamuoyundan utanmamaları herkesin başaracağı bir kahramanlık değil. Kamera önünde kadınların duruşu tiyatro oyuncularının provaları gibiydi. Sırıtıyorlar, yüzlerini buruşturuyorlar, ağızlarını kocaman açıyorlar… Ne derece yönlendirildiklerini bilemem, onları çok doğal ve rahat gördüm.

Çekimlerin doruk noktası galaydı.

Fotoğraflar sergileniyor.

Başrol kadınlar davetli.

Hepsi güzel elbiseler giymiş.

Her nedense elbiselerin hediye edildiği hissine kapıldım…

Hem sergide, hem de dışarıda fotoğraflara bakınca kadınların gözlerindeki gurur ve sevinç pırıltılarından filmin teması ders niteliğinde okunuyor: Bir an bile olsa insanları mutlu etmek; anladığım kadarıyla mutlu etmenin biçimi önemli görünmüyor artık.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?