KENDİ KİTAPLIĞIMIZI KURMAK

17-08-2020

 “Kişi yalnızca yarım düzine kitabı iyi bilse, alim olurdu.” Gustave Flaubert
Stefan Zweig’in şimdi tam hatırlayamadığım bir sözü var: En iyi kitaplar, en iyi üniversite yerine geçer. Montaigne de kitapları, dostluk ve aşktan daha sağlam, daha sürekli ve daha çok kendimize ait olarak görür.
Her ne kadar konu kitap okumanın faydaları değilse de okumanın faydalarına değinmeden olmayacak gibi. Kitap okumanın faydalarını kısaca şöyle sıralayabilirim: Okumak insanları bilgili, görgülü, düşünceli, duyarlı, incelikli yapar. Bilişsel (zeka) yetilerimizi yetkinleştirir. Benim en sevdiğimse gözlemle düş gücümüzü zenginleştirmekle birlikte iletişim becerimizi geliştirmesidir.
Kendi kitaplığımızı kurmak için kitap okuma alışkanlığı kazanmak şart gibi geliyor bana. Peki, kitap okuma alışkanlığı nasıl edinilir? Tabii ki, okuyarak! Ne bulursak: Çöp ve çizgi kitaplar, pulp fiction (ucuz roman) eserler, dergiler, gazeteler okuyalım. Yönlendirmelere, tavsiyelere, seçmelere kapılmadan okuma isteği önemlidir. Gerisi gelir! Zamanla arayışlarınızı sürdürür, bulursunuz ve gittikçe başucu kitaplarınıza kavuştuğunuz gibi beğenip sevdiğiniz yazarları keşfedersiniz. Binlerce örnekten süzülerek bunlar söylenir-yazılır durur ve doğrudur da!
Asıl konumuza gelirsek. Benim ilk kitaplarım 4-5 taneydi. Ve ilk kitaplığım bir kanepenin üstüydü. Sonra bir televizyon dolabı ve en sonunda bir ayakkabı rafı ilk görkemli kitaplığım oldu. Kitapları raflarda düzgün gördükçe keyfim yerine geliyordu. Hırsım da artıyordu. Bu raflar dolacak!
Ama gelgelelim rafların dolmasını geciktiren handikaplar yaşamak mümkündür: Dostlar, kadınlar ve para… 
Bir kere dostlarınıza verdiğiniz kitaplar kolay kolay geri gelmez (nice kitabım hala kayıp). Üstelik onlara zararınız dokunur; dostlarınız hem kitap okumayı sürdürmezler, kolaya kaçarlar, hem de kendi kitaplıklarına sahip olmayı düşünmezler. Geri gelmeyen veya geç gelen her kitap dostluğu incittiği gibi sinirlerimizi törpüler.
Sevdiğinize vereceğiniz hediye kitap şık düşmeyebilir. Ayrıca başka masrafları da düşünmek gerekecek! 
Ve kitapların fiyatları yabana atılacak türden değil.
Bana göre en iyi hediye kitaptır veya kitaplar paylaşılır düşünceleri, kendi kitaplığınızı kurmaya en büyük zarardır. Dostunuza bir kıyafet alın, daha çok sevinecek; sevdiğiniz kadına çiçek, çikolata verin, onunla bir kafede oturun, bir lokantada yemek yiyin daha çok memnun kalacaktır.
Ve şunu da unutmayın: Eve giren hırsız kitap çalmaz!
Belki yukarıdaki düşüncelerimden daha tuhaf kaçacak bir şey söyleyeyim: Kitaplığınıza gururla bakınca ( ve bu gururun kaynağında emek, ekonomi, bilgi, sevgi ve anılar var ), hani artık kitap okumasanız da olur diyesim geliyor. Kitaplığın ve kitapların sistematik duruşu, kitaplıktaki süsler püsler,kitapların renkleri, biçimleri, kokuları ve tozları; sanki bir sihirle kendiliğinden o kitapları okuyormuşsunuz hissi verir.
NOT: Kitaplığın, şiddetli bir deprem olsa dahi yıkılmayacak şekilde duvara monte edilmesinde emeği geçen dostlara teşekkür ederim.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?