KIRGINIM

08-06-2020

2010‘dan bu yana en az 1915 kişi öldürüldü.
Öldürülen her iki kişiden birinin katili hayat arkadaşıydı.
En az 396 cinayet ayrılık veya boşanma aşamasında gerçekleşti.
355 cinayetin öncesinde bireyler şiddet, taciz veya tehdide maruz kalmıştı. En az 237 cinayet, şahısların güvenlik endişesiyle resmi bir başvuruda bulunduğu halde işlendi.
Bahsettiğim veriler herhangi bir savaşın, yıkımın yahut doğal afetin bilançosu değildir. 
İstatistiklere göre son 10 yılda işlenen kadın cinayetlerinin sayısal dökümleridir.
Öldürülenlerin hepsi kadın fakat kadın kelimesine alerjisi olanlara da yazımın ve maksadımın ulaşması için cinsiyet belirtmedim. 
Zira ölen önce insandır. Sonra kadın belki anne ve evlattır. Hayat kadın ve su ile başlamaktadır. 
Her ikisi de azizdir. Neşet Baba’nın da dediği gibi “kadınlar insandır geri kalanı insanoğludur.”
Ki ben yani şahsım yaşamayı kutsal kitaplar kadar değerli görüp öpüp başına koyanlardanım.
Bundan mütevellid sözlerimi erkek kardeşlerimin ayrımcılık yahut feminizm söylemleriyle bir tutmamalarını istirham ederim.
Bu arzın göğnü her birimizin insanca ve incitmeden yaşamasına olanak verecek kadar geniştir.
Ancak kırgınım. 
Her kadın cinayetinde insan öldürmenin silinmez günahını çeşitli bahanelerle temizlemeye gayret eden, maktule üzülmekten evvel katili paklamaya gayret eden toplumumuza ve zihniyetine en az katillere duyduğum öfke kadar öfkeliyim. 
Arka çıktığınız şey son bulan bir insan yaşamı. 
Savunduğunuz şey pamuklarla büyüttüğü evladının arkasından gözyaşı döken bir annenin feryadı.
Caniliğin ve vahşetin gerekçelendirmesi merhameti gücendirir efendim. Merhameti size kim öğrettiyse onu dahi gücendirir. 
Şayet kimse öğretmediyse merhametlilerin en merhametlisini karşınıza almış olursunuz. Yapmayın.
19 yaşında bir genç kız olan Münevver erkek arkadaşı tarafından vücudu parçalara bölünüp katledilirken “böyle giyinirse hakeder” diyenleriniz oldu.
Eşinin 20 bıçak darbesiyle can veren üç çocuk annesi Tuba Erkol başörtülüydü ama onunda yaşamı, kocasının elleri arasında son buldu.
20 yaşındaki Özgecan katili tarafından tecavüze uğrarken “onun o saatte orada ne işi vardı?” diyenleriniz oldu.
Emine Bulut kızının gözleri önünde boşanmak istediği gerekçesiyle eşinden bıçak darbeleri yerken “ölmek istemiyorum” oldu son sözü ve kızının o çığlığı: “Anne lütfen ölme!” idi.
En son Kadir Şeker kardeşim bir kadının ölmesine engel olduğu için cezaevine girdi. Bu karar şiddete uğrayan kadınları daha da yalnızlaştırdı. Kadir gibi yiğitlerin cesaretini kırdı.
Cinsiyet gözetmeksizin bu vahşetlerin karşısında durmalıyız. Katillik bir gözü dönmüşlük ve duygu durumudur. Sağ elinde tuttuğu silahla eşini öldüren adamın sol eliyle size gül uzatacağını sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bir köpeğe zulmedenin bir insanın ahını almayacağını sanıyorsanız büyük bir yanılgı içerisindesiniz. İşte bu yüzden bugünlerimiz, yarınlarımız, sevdiklerimiz ve hatta sevmediklerimiz için bu yaratıklarla topyekûn mücadele etmeliyiz. Katilliği gerekçelendirmek katile cesaret verir. Tüm bu söz ve eylemlerden ve paylaşımlardan kaçınmalıyız. Ve sözlerim kadınlara… Annelere…
“Erkektir yapar” diyerek değil, insandır yapmaz diye yetiştirin oğullarınızı.
 Kızlarınızı bir katilin sözde sevgisine muhtaç kılmayacak kadar sevin. Çok sevin.
Ya benimsin ya kara toprağın söyleminin saplantılı bir hastalık cümlesi olduğunu sevginin ve hürriyetin yaşamak kadar değerli olduğunu anlatın.
Koşulsuz sevmediğiniz kızınızı veya oğlunuzu bir uçurumun kenarında yapayalnız bıraktığınızı unutmayın. Eğer bırakıyorsanız onu iten ellerde suç aramayın.
Bir kumaşta dahi bıraktığınız yanılgı payının yarısını evladlarınıza hata yapma payı olarak bırakın. 
Allah’ın insana verdiği hata yapma hakkını onların ellerinden almayın. Ellerinden tutun.
Ayrımcılık soğuk odalarda yaz günü üşümektir. 
Kızlarınızı oğlanlarınızın hizmetini görecek hizmetçiler olarak görmeyin. Her ikisine de görevler verin.
Kızlarınıza eve girme saati koyarken oğlanlarınızın sokaklarda sabahlamasına müsaade etmeyin. 
Allah Resulu’nün içeriği girdiğinde ahalisinden önünde kalktığı tek kişinin kızı Haz.Fatıma olduğunu unutmayın.
Cahiliye döneminde kızlarını diri diri toprağa gömdükleri için azarlanan topluluk ile kadınları öldürenler arasında fark olmadığını kavrayın. 
Namusu ve iffeti kadının sırtına bir yük olarak bindirip boynu eğik beli bükülmüş kadınlar yaratmayın. Erkeğinde namusu ve iffeti mevcuttur.
Kimse katil doğmaz ama katil yetiştirilir. Ayrıca yanlış üslub doğru sözün celladıdır sevgili okurlarım. Şu izm bu izm değil hakikatin ve doğrunun sözcülüğünü yapmalıyız. Ne kadına ne erkeğe ölüm olmasın. En büyük kaygımız ise berrak bir gök altında çocuklar aşkına yaşamak olsun.
 Sevgiyle kalınız.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?