MESLEKİ EĞİTİM GERÇEĞİ

17-07-2019

Bu aralar dikkat ediyorum da çoğu aile, çocuğunun üniversite sınav sonucunu büyük bir heyecanla beklemekte. 
Tatillerini erteleyenler mi dersin, yıllık izinlerini öteleyenler mi dersin herkes sınav sonuçlarına yoğunlaşmış durumda. 
Beklentiler büyük, heyecan dorukta. Sanki çoğu üniversite mezununun boşta olduğu, işsiz kaldığı gerçeği yokmuş gibi.
Şuna emin olabilirsiniz; belli başlı bazı bölümler hariç hatta hadi daha iddialı konuşayım Tıp Fakülteleri hariç diğer bölümlerde memlekette iş bulabilmek çok zor.
Peki, şu soru ister istemez akıllara geliyor;
Neden ısrarla herkes aynı kapıdan girmeye çalışıyor?
Görülüyor ki kapıda bir sıkışıklık mevcut. Ve bunu bir şekilde aşmak gerekiyor.
Şunu unutmamak gerekiyor; Herkezden farklı düşünürseniz herkesten farklı sonuçlara ulaşırsınız!
Peki, o halde nasıl farklı düşüneceğiz?
Tabi ki de herkesin gittiği yoldan yürüyerek değil. Bana öyle geliyor ki Türkiye’de Üniversitelerin istihdama olan etkisi gittikçe zayıflıyor. 
Artık işverenler daha farklı bir çalışan profili istiyorlar. Aldıkları diplomanın üstüne yatan değil, sürekli inovatif (yenilikçi) davranan, sorumluluk alabilen, problem çözme odaklı, en kötü ihtimalle deneyim sahibi olmasa da eğitimini staj döneminde iyice kavrayabilmiş çalışan kesim üzerinde odaklanıyorlar haklı olarak. 
Rekabet büyük, dünyada korkunç bir mücadele var. Aldığımız telefonlar bile çok değil 6 ay geçmeden eskiyor, yenisini alma ihtiyacı hasıl oluyor.
Sadece telefonlar da değil. En kötüsü giydiğiniz spor ayakkabı bile öyle bir hale getirildi ki insan en fazla 1 yıl giyip yenisiyle değiştirme ihtiyacına giriyor. 
Çünkü sürekli modeller yenileniyor ve kapitalist zihniyet insanlara bir şekilde zerk ediliyor.
Şimdi durup düşünelim, insanları cezp edecek bu teknoloji ve tasarımları yapabilecek kalibrede bir insanın sizce Üniversite okumasına ihtiyaç var mı? Her şey tamamen merakla ilgili aslında.
Bu merakı uyandıracak donelerle donanmış gençlik modeli anca ve ancak kendini ve toplumu değiştirip dönüştürebilir.
Ben derim ki, klasik herkes gibi hareket etmeyi bırakalım. Çocuklarımızın içindeki gizli yetenekleri keşfederek onları bu yeteneklere göre yönlendirelim. 
Ego peşine düşmüş anne ve baba çocuklara öyle bir zarar veriyor ki, bu zararın telafisi de kolay kolay kapanmıyor.
Yav, arkadaş herkes doktor herkes avukat olmak zorunda mı?! Başka mesleklere ihtiyaç yok mu memlekette?
Ara eleman ihtiyacını karşılayacak personel yetiştiren meslek yüksek okullarımız da var. Kılavuzları incelerken Meslek yüksek okulları gerçeğini sakın ola gözden ırak tutmayın derim ben. 
İdari Bilimler fakülteleri inanın şişmiş durumda, çok fazla mezun var, mesleki eğitim veren bölümlere yönlendirin kendinizi. 
Sonuçta kazanan sizler olacaksınız

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?