NAMUS NEDİR?

15-08-2014

Türk Dil Kurumu’nun anlamını “Bir Toplum içerisinde ahlak kurallarına karşı beslenen bağlılık” veya “doğruluk, dürüstlük” olarak belirlediği namus kavramı Arapça da ise “en büyük sırlara hâkim olan” anlamları ile karşımıza çıkar.

Bununla beraber namus daha birçok dilde karşılık bulur.

Genel itibari ile kabul edilen anlamı ise; Düzendir. Özellikle geçmişin oryantal toplumlarında namus ailevi sınırların belirlenmesi ve ilişkilerin sürdürülmesinde çok önemli bir yer tutmuştur.  Namus kavramı birçok açıdan da ele alınabilir.

Fakat ben namusu birkaç açıdan değerlendirmek istiyorum.

Birincisi; toplumu ahlak kurallarına karşı frenleyen ve düzene sokan tarafı,

İkincisi; namusun eşitlik prensibinden kaynaklı herkeste benzer özellikler yaratmasından dolayı kaynaklanan vicdani hislerin uyandırılması,

Üçüncüsü ise; bana göre artı bir özellik olmak ile beraber Allah’ın kadına vermiş olduğu bekâretten ve toplumu ilişkiler yönünden kontrol eden namus kavramı.

Kapsamına bakıldığında ise namusun toplumu hem değer, hem vicdan hem de cinsi yönden sardığı görülür. Namusta ki ihlaller ise direk namus dairesinden atılmayı değil, insani derecelerin düşülmesiyle gerçekleşir. Tabi bununla ilgili toplumun namus konusunda ki ihlallere yaptığı tepki de ciddi önem gösterir.

İslam dini açısından ise namus kavramı hayati bir önem taşır. Ahlak ve aile yapısına çok ciddi önem gösteren İslam, namusu bu kavramları kuşatmak ve korumak hatta yaşatmak için bir zırh olarak görmüştür. İffet, hayâ, ar, saygı ve sevginin tüm unsurları ile namusu kaynaştırarak adeta toplumu koruma altına almıştır.

Bununla beraber “Namus” kelimesi İslam’ın Mukaddesi Kuran-ı Kerim’de geçmemektedir; fakat bu kelimenin ihtiva ettiği ve zamanla yerleşik bir hâl alan anlamların önemli bir kısmını çağrışım yaptıran birçok kelime ve ifade yer almaktadır.

Özellikle kadın, erkek ilişkileri bağlamında; sağlam ve sağlıklı bir aile yapısının korunması için gerekli olan cinsel ahlâk ilkelerine tam olarak uyulmasını, kişinin şeref, onur ve saygınlığına gölge düşürecek tutum ve davranışlardan uzak durulmasını emir ve tavsiye eden âyetlerin tefsir ve meallerinde, namus kelimesine sıkça rastlanmaktadır.

Nisâ(4) 24. ve Mâide Süresi 5. âyette geçen “muhsanât” kavramı, genellikle iffetli ve namuslu kadın olarak anlaşılmıştır. Kuran-ı Kerim iffet ve namusu bütün ahlâkî iyiliklerin esası sayar. Onları korumayı, hayâ ve haysiyetli olmanın bir gereği kabul eder.

Evliliğin sağlıklı ve geçerli temellerini, erkek ve kadının namuslu, iffetli, zina yapmamış ve gizli dostlar edinmemiş olması ilkesine dayandırır. (Maide 5/5; Nur 24/33) Cinsler arasında bir ayrım söz konusu olmaksızın “ırz ve namusu koruma” inanmış erkek ve kadınların ortak özelliği olarak zikredilir.

Bir başka açıdan, namus;  değerleri yıpratılmamış, dejenere edilmemiş insanlar tarafından hayata bakılan temiz bir bakış açısıdır.

Günlük hayatımızın çokça kullanılan sözcüklerinden olan bu kavram genel itibari ile toplumda kadın üzerinden işlem görür. Hâlbuki namusun kadın ile ne kadar ilgisi varsa erkekle o kadar bağlantısı bulunmaktadır.

Namus sadece Müslüman toplumlarda değil tüm insanlıkta sadece kadını değil ailevi ilişkilerin ve toplumun düzenini temsil etme ve düzenleme görevini üstlenmiş bir kavramdır.  Öyle ki namus kapladığı unsurlar kadar, barındırdığı değerler yönünden de insanın ahlakından, karakterine, günlük yaşam tarzından tüm alışkanlıklarına kadar bir bütünü kapsar.

Namus; olması gerekilen insan hali olarak ta kabul edilebilir.

Öyle ki Namus bekâretini kaybeden veya değerlerinden yoksun kadının ayarına sıkıştırılacak kadar dar kalıplı ve namussuz değildir.

O kendi içinde eşitliği, adaleti barındırdığı için bütün insan cinslerine ve toplum ırklarına bir o kadar da dünya sınırlarına aynı mesafede yakındır.  Bir askerinin vatanının sınırlarına, bir erkeğin evine, bir kızcağızın bekâretine, bir babanın evlatlarına sahip çıkmasının en doğru hatlarını namus belirler. Yazdıklarım toplum içinden önemli görüldükleri içindi.

Namusun temsili ile ilgili daha binlerce örnek verilebilir.

İşte bununla beraber vatanına sahip çıkmadan kaçan askerin, evlatlarına sahip çıkmayan babanın ve tuhaflaşmış kızcağızın namussuzluk sınırlarını ise toplum belirler. Bu belirleme aşamasında belirleyici faktör ise; toplumun örf ve adetleri olmakla beraber, geçmişten geleceğe ulaşan emsallerde ölçüt olarak kullanılabilir. Bu ölçütlerdeki derecelere karşı her hangi bir standart belirleyici elbette bulunmamaktadır. Toplum inançlarına ve diğer değerlerine göre bu dereceleri kabullenme

Namus; toplum içerisinde bir bütünden oluşur. Erkekleri namuslu olduğu halde, kadınları namussuz bir topluma tarih şahit olmamıştır. Beynin düşünceleriyle bozulup, yüreğin kararmasıyla alışkanlıklara ve eylemlere dönüşen insani yıpranmanın bir sonucu olarak doğan namus kavramı asla sadece cinsi münasebetten kaynaklanan ve kadının sırtına yapıştırılan bir yük olarak anlaşılmamalıdır. Namus tüm cinsler, toplumlar ve dinler için eşit şartlarda namussuzluk barındırır.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?