NE KADAR ZENGİNSİNİZ?

18-12-2020

Sosyokültürel çeşitlilik yıldan yıla değişiklik gösteriyor. 
Bir dönem gözde olan anlayışlar başka bir dönem garipsenebiliyor. 
Her ne kadar Batmandaki sosyokültürel algı kendine has bir dokuda olsa da 
Kendimize has o kadar çok  değişik alışkanlıklarımız var ki. 
Tabi dışarıda moda olup demodeleşen şeyleri henüz yeni yeni takip edip komik duruma düşenler de yok değil çevremizde 
Bununla alakalı Savaş Özbey in yazısı aklıma takıldı bakın ne diyor İngiliz dergisinden alıntı yaparak yazmış ;
Hırka giymek”, “Broş ya da yaka iğnesi takmak” gibi belirtileri de varmış zenginliğin. 
Yaka iğnesini bilemem, olabilir. Ama hırka söz konusuysa anneanne sandıklarına nur yağdı demektir.
İngiliz yaşam dergisi Tatler, zenginliğin yeni sembollerini duyurmuş. 
Bu tür haberler bütün dünyada hemen alıcı bulur, çeşitli mecralarda dolaşıma girer.
Türkiye’de de öyle oldu tabii. Yalnız bizim için biraz fazla “Batılı”.
Mesela zenginliğin yeni kriterleri arasında “nakit taşımamak” var. Bizde olmaz. 
Bahşiş bile bırakacaksan, onu Batı’da olduğu gibi kredi kartıyla ödediğin hesaba ekleyemezsin.
Tiko para bırakacaksın masanın üstüne. Sonra çıkışta arabanı getiren valeye de soramazsın “Üstünde post cihazı var mı” diye...
Yeni zenginliğin bir diğer alameti “çok çocuk sahibi olmak”mış... Brad Pitt, Kim Kardashian gibi çok çocuklu ünlüler sıralanıyor arkasından.
Bizde çok çocuk yapmak zenginlik alameti olsaydı, nüfusun 70 milyonunun İsviçre ayarında yaşaması gerekirdi.
Ve doğudan batıya doğru değil, batıdan doğuya doğru artması gerekirdi refahın.
“Hırka giymek”, “Broş ya da yaka iğnesi takmak” gibi belirtileri de varmış zenginliğin.
Yaka iğnesini bilemem, olabilir. Ama hırka söz konusuysa anneanne sandıklarına nur yağdı demektir.
Bizim rahmetli bilse bu kadar zengin göstereceğini hiç eve saklar mıydı hırkalı hallerini? Giyer giyer sokağa fırlardı.
Ama biliyordum, zaten gösterişten hoşlanmayan, kendi halinde mütevazı bir Karadeniz kadınıydı.
Maddelerden biri de “Eylemlere katılmak”... En komiği de bu.
Tarık Akan’ın kendi babasının fabrikasındaki işçi grevine destek vermesi gibi şeyler ancak “Yeşilçam fantazisi” olabilir bu topraklarda.
Ne güzel filmdi 1973 yapımı “Oh Olsun”...
Hatırlarsınız, Kemal Sunal’la kardeşti, birlikte fabrikatör babaları Hulusi Kentmen’e karşı işçilerle greve katılıyorlardı.
 Gerçek hayatta da birçok eyleme destek verdi ama orada da bu sefer eylem var, para-zenginlik yok.
Yani yine tutmuyor Tatler’ın formülü.
Göstergelerden bir diğeriyse “cep telefonu kullanmamak”.
Hadi canım siz de. Buna cevap bile vermeyeceğim, burası Türkiye...

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?