OLMAYAN ORTADOĞU BİRLİĞİ

01-04-2018

İdeal bir ülkenin epikrizini belirlenirken olmazsa olmazlardan en önemli faktörler; ileri demokrasi, ağır sanayiye geçmiş olması, kalkınmış bir ekonomisinin olması, eğitim düzeyinin yüksek standartlarda olması, halkının yaşam konforunun yüksek olması, düzenli ve güçlü bir savunmaya sahip olması…

Bu ve buna benzer faktörleri, olmazsa olmazları daha da çoğaltmak mümkün.

Konumuz itibariyle gelelim olmayan Ortadoğu Birliğine;

Ortadoğu’yu masaya yatırdığımızda, sicili parlak bir coğrafya değil.

Hiç olmamış.

Bu gidişle olamayacak da.

AB birliği, çok ideal olmasa da bir birliktir ve ekonomik işbirliğiyle belirgin bir şekilde “ben buradayım, varım” diyebiliyor.

Onu basit bir kriter olarak masaya yatırırsak bu ülkelerin hemen hemen tümü, ileri demokrasiye geçmiş ülkelerdir.

Aynı zamanda, üreten ve ağır sanayiye geçmiş ülkelerdir.

Eğitim seviyeleri yüksek bir irtifada olup halen de gittikçe irtifa kazanan ülkelerdir.

Hatta bir adım daha da ileri giderek onların aralarında emperyalist ülkeler de vardır.

Fransa gibi.

İngiltere gibi.

Kısmen Almanya’yı da sayabiliriz.

O halde, olmayan Ortadoğu Birliğinin; emperyalist ülkelerce potansiyel yem olarak görülmemeleri söz konusu olabilir mi?

Olamaz.

Her zaman saldırıya, işgale, iç çatışmalara son derece müsait ülkelerdirler.

Oysa aralarında bir birlik dirlik, ekonomik ve askeri işbirliği olsaydı, kendi aralarında adam gibi antlaşmalar yapıp bunu diğer ülkelere de teori artı pratikleriyle deklare etmiş olsalardı, bu durumlara düşerler miydi?

Ortadoğu Ülkelerine yapılan saldırı ve yahut işgallerin, hiç Danimarka’ya, Fransa da yapılabileceği akla gelebilir mi?

Hatta teşebbüs bile edebilirler mi?

Böyle bir ihtimal, akıllara ziyan.

Zira birliktelikleri var.

Savaş uçakları var.

Ağır sanayiye geçtikleri için, her tür yüksek teknolojiyi elde ettikleri için kendileri yapıp satıyorlar bile.

İşte fark bu.

Kalkınmış olmak, birlik kurmak.

Dayanışmak.

Toplu çıkarlar söz konusu olduğunda yekvücut olmak.

Bizim Ortadoğu Ülkeleri de adeta milattan önce yaşıyorlarmışçasına uyumakta.

Zamanın ruhunu yakalayamayıp günlerini gün etmekte.

Kendi aralarında birlik olamadıkları gibi zaman zaman kendi aralarında savaşıyorlar da.

Yakın bir geçmişte yaşanan, İran-Irak savaşı örneğinde olduğu gibi…

8 yıl süren bir savaş…

İşin garip tarafı, galibi bile belli olmayan bir savaş.

Büyük tahribatlar, milyonlarca ölü bıraktılar arkalarında.

Şimdiki Suriye, Irak, Afganistan, Libya…

Daha da örnek verilebilecek diğer Ortadoğu Ülkelerinin yapay ve suni sonları, ölümleri, göçleri örnek verilebilir.

Bir köşe yazısından öte, kitap olabilecek kadar acı ama gerçek, yaşamdan alınan çarpıcı örneklerle dolu bu ülkelerin acı sonları ve halklarının perişanlığı, buna örnektir…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?