ORTADOĞU ÇIKMAZI

04-04-2017

Rusya fazlasıyla uyanık ve emperyalist güçlerden biri olarak Suriye’ye kapak attı, tıpkı taşeron bir firma misali, kolay kolay da çıkacağa da benzemiyor.

Üs kurdu. Söz sahibi oldu.

Çıkarları doğrultusunda adım adım hedeflerine ulaşıyor.

Hedefleri ne kadar önemli olmalı ki zaman zaman gerektiğinde dansöz ABD ile bile anlaşabiliyor.

İran ile gizli görüşmeler yaparak, sinsi ve tehlikeli politikalar üreterek emperyalist amaçlarına kademeli olarak ulaşıyor.

Kendi gönül rızasıyla çıkmazsa Suriye’den merak ediyorum hangi güçler ve nasıl, ne tür metotlarla, kim, kimler Rusya’yı Suriye’den çıkarabilir.

Aylarca düşünülse cevabı bulunamayacak sorular dizisi oluşuyor beynimde

Obama açık açık olmasa da Suriye’deki politikaları iflas ettiğinden yenilgiyi kabul edip defoldular, başarısız oldular.

Ancak dünyaca bu emperyalist güçlerin hedefleri ve amaçları bitmez.

Bu ağır ağabey konumunda olan ABD, sessiz kalmayıp tekrar bir şekilde Suriye dizisine devam edecek.

Hele bir de maceracı ve kontak bir başkan olan Donald Trump gibi bir vaka başkan olduktan sonra bu hikaye burada ve böyle çekip gitmekle kalmayacak.

İran zaten İsrail’den de tehlikeli bir şekilde Suriye’ye askerlerini, milislerini yerleştirmiş, fiilen savaşa müdahil olmuş bile.

En zararlı çıkan ve bu konuda yani Ortadoğu çıkmazında resmin büyüğünü göremeyen Davudi sesli eski Başbakan Davutoğlu’nun yanlış politikalarıyla maddi manevi ve telafisi mümkün olmayan kayıplar vererek hatalar zinciri yapan Türkiye yani bizler aslında ne yapacağımızı bilmeyecek ve doğru politikalar üretemeyip kanımca şaşırmış ve çok geç kalmış durumdayız.

Suriye’nin tekrar bir bütün olarak Essed Beşar’a verilmeyeceği kesin.

O halde Suriye’nin akıbeti ve oradaki sonuçlar parçalı bulutlu bir hal alıyor.

En önemlisi de Dünyada bir İslam birliğinin kurulmaması, olmayışı, sadece Suriye için değil aynı zamanda o konumda olan yem ülkeler olarak niteleyebileceğimiz diğer Müslüman ülkeler için de geçerlidir.

Libya, Irak, Sudan, Yemen ve daha bir çok irili ufaklı İslam ülkeleri her an her şekilde bu emperyalist güçlerin iştahlarını kabartıyor ve akıbetleri, bekaları ve varlıkları her zaman tehlike altında olduğunu tahmin ediyorum.

Zira geçmişteki köşelerimde benzer anlamda yazılar yazmıştım.

O zaman teorik olarak ileri sürdüğüm tezlerim doğrulandı geldiğimiz tarih itibariyle pratiğini yaşıyoruz bu felaketlerin.

Haçlı ruhlu ve güdümlü hem de Vatika’nın politikalarıyla yönetilen bu küfür ehli ülkelerin nedense hedefleri hep İslam ülkeleri olmuştur.

Afganistan’da, Pakistan’da geçmişte yaptıkları ve halen devam eden korkunç plan ve projeleri ortada.

Bunları halen görmezden gelen bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın politikalarıyla anı günü yılı kurtarmaya çalışan Müslüman güçlerin, devletlerin, devlet adamları ne yaparlar ? Neden adam akıllı önlemler almazlar?

Her anlamda askeri, siyasi, teknoloji, savunma, ekonomi, en önemlisi de İslam Ülkeler Birliği anlaşılır gibi değil.

Aklıma rahmetli Pakistanlı filozof edebiyatçı aydın ve şuurlu insan Muhammed İkbal geliyor. O demişti ki eğer emperyalist ve düşman güçlere karşı olmazsak bir her birimizi yo edecekler bir bir.

Aynı anlamlara gelebilecek ve çok da mantıklı olan İslam Ülkeler Birliğinin kaçınılmaz olduğunu yine rahmetli Erbakan da çok savunmuştu.

Konunun önemi anlaşılmadı. Herkes bildiğini okuyor. Elbette ki emperyalist güçler de çıkarlarını arzu ve emelleri doğrultusunda onlar da bildiklerini okuyorlar.

Okumaya da devam edeceklerinin sinyallerini veriyor.

Kalın sağlık ve saygıyla siz saygın Batmanlılar ve değerli Sonsöz okurlarımız.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?