ORTAYA KARIŞIK HİKAYELER...

ORTAYA KARIŞIK HİKAYELER...
13-08-2021

Sevgili Sonsöz okurları bugün de sizler sosyal medyadan derlediğim alıntıları aktaracağım. İnanın sosyal medya yerinde ve zamanında kullanılırsa bir okuldan daha verimlidir. Hele hele bu virüslü günlerde sosyal medya insana iyi gelmektedir.

Öyle bir düşündüm hafızamda Türkiyeyi hayal ettim, Karadenizde Sel felaketi, Vanda sel felaketi, Ak Deniz ve Ege’de orman yangınları ve Güneydoğuda Korona virüs salgınları…

Yani her tarafımız afetlerle dolu. Nereye baksak bir sorun yereye baksak çıkılmaz bir durum.

Allah sonumuzu hayır etsin.

Onun içindir ki, ben bu felaketleri ve Afetleri yazacağıma sizler için derlediğim yazıları okumanızı tavsiye ediyorum;

 ***

Eskiden hayat ne güzeldi!...

Eskiden pazardan biber, ikişer kilo bir şeyler alınır, anneler onu bir hafta yetirirdi...

Böylece fazla tüketim ve obeziteyi de önlemiş olurdu...

Eskiden pirinç pilavı ayda, bayramda, misafir gelince yapılırdı...

Tatlı hazır alınmazdı...

Unu fazla elemezlerdi, hamur çok olsun diye...

O anneler bunu yaparlarken idare edelim demişlerdi...

Ama o nesli diyabetten korumuşlardı...

Turşuyu, reçeli evde hazırladıkları için katkı maddeli hiçbir şey eve girmezdi...

Eskimeden ayakkabı ve kıyafet alınmazdı...

Banyoda duran kalıp sabun bütün aileyi temizler, rengarenk jel ve şampuanlar gibi kaşıntı yapmazdı...

O anneler, çocuklar azla yetinir, vara, yoğa, babalara trip atmazlardı...

Babalar dik durur, yuvasının rızkı için dişinin, tırnağının gücüyle, yorulmak nedir bilmeden var güçleriyle çalışırlardı...

Eşler arasında hürmet ve sadakat vardı...

Onun için uzun uzun evli kalabildiler...

 

***

 

Sami Hocayı dinlemek!...

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde "Sami Zan" adında müthiş bir Anatomi hocası vardı...

Hocaların hocasıdır. Derslerindeki özlü sözleri dinlemek için her bölümden öğrenci gelir ve sınıfı hınca hınç dolardı.

Hocadan sözler;

• Meyvası çamura düşüyor diye ağaca lanet edilmez!

• Hekim hastasını genellikle teselli eder, nadiren de tedavi.

• Üniversiteye giripte çıkamayanlara profesör denir.

• Okumak sanatı esasları hatırlamak, ayrıntıları unutmaktır.

• Bence en acınacak insan, görevinde ücretten başka bir şey alamayandır.

• Hayat = Çalışma x Doğruluk x Bilgi x Beceri x Şans Eğer; şansın sıfırsa, sonuç ta koca bir SIFIR olur.

• Hayat üstü pamuklarla örtülü bir kazık tarlasıdır.

• Hayatta bütün engeller üzerinden geçilmek için yapılmıştır, önünde durulmak için değil!

• Yükselmek için kendi ayaklarınızı kullanınız, başkalarının sırtı ve ellerini değil.

• İyilik belki unutulur ama ölmez. Kötülük ölür ama unutulmaz.

• Göz medeniyetler yapar fakat medeniyetler bir göz yapamaz.

• Sevmek oturup birbirine bakmak değil, belki beraberce aynı yöne bakmaktır.

• Söndüremeyeceğin ateşi yakmayacaksın.

• Herkesin ter kokusu ayrıdır, parmak izi gibi.

• Yolun ilerisini göremiyorsanız dönemece gelmişsiniz demektir.

• Kader size bir limon verdiyse, ondan limonata yapacaksınız.

• Mutluluk; insanın sevdiği işi yapması değil, yaptığı işi sevmesidir.

• İbret al, ibret olma.

• Zaman paraya benzer, lüzumsuz sarf edilmedikçe yeter.

• Elzem lazımdan önce gelir.

• Felakete sabredememek, asıl büyük bir felakettir.

• Geleceğinle ilgili en büyük kahin, geçmişindir.

•Aşağıda olan düşmekten korkmaz. Fazla ilişme.

• Hiçbir zaman çıktığın kapıyı hızlı kapatma, geri dönmek isteyebilirsin.

• Kapıyı kilit, kadını yiğit tutar.

•Dünyada değeri en zor anlaşılan şey doğru sözdür.

• Gerçek kalp her şeyi affeder.

• Büyük mutluluklar acı çekmeden elde edilmez.

• Tehlike geliyorum demez.

• Hayatta nasihatçi olarak ölüm yeter.

• Para iyi bir uşak, kötü bir efendidir.

PROF. DR. SAMİ ZAN (1921-1984)

 

***

 

Kitap okumak…

Bir defasında hocama dedim ki:

-Bir kitap okudum ama zihnimde kitaptan hiçbir şey kalmadı.

Bana bir meyve uzattı ve dedi ki:

-Bunu ağzında çiğneyip ye.

Yedikten sonra sordu:

-Şimdi sen büyüdün mü?

-Hayır, dedim.

Dedi ki:

-Büyümedin ama o hurma vücuduna dağıldı; et oldu, kemik oldu, sinir oldu, deri oldu, tırnak oldu, hücre oldu…

Anladım ki, okuduğum kitap da öyle dağılıyor:

Bir kısmı kelime dağarcığını zenginleştiriyor.

Bir kısmı bilgi ve irfanını artırıyor, bir kısmı ahlakını güzelleştiriyor, bir kısmı yazı ve konuşmada üslubuna incelik katıyor, bir kısmı hayata farklı bakmanı sağlıyor, bir kısmı içindeki sevgi-merhameti arttırıyor, bir kısmı özgüvenini arttırıyor, düşünmeni, sorgulamanı tetikliyor, olaylar karşısında nasıl davranman gerektiğini öğretiyor.

Her ne kadar sen bunların farkında olmasan da!

Kitap okumak bir şeye yaramaz, çünkü kitap okumak çok şeye yarar!

O kadar çok şeye yarar ki neye yaradığını söylemek imkansızdır.

İyi dostlar, iyi kitaplar, bir de huzurlu bir vicdan:

İşte ideal hayat.

Mark Twain

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?