PARİS CADDESİ YA DA YAĞMURLU BİR GÜN

09-04-2021

 “Bazıları yağmuru hisseder,
Bazıları ise yalnızca ıslanır.’’ 
Roger MILLER
Ressam GustaveCaillebotte’un‘’ Paris Caddesi ya da Yağmurlu Bir Gün’’ resmi önümde. Gerçeği söylemek gerekirse resim önümde değildi, düşüncelerimi yazmak için onu antrenin duvarından getirip masama bıraktım. Hayır, hayır daha doğrusu yağmur üzerine yazmak isteği duyuyorum! Bu yağmur mevsiminde yazmasam ne zaman yazarım? 
Caillebotte’un eserinde epey şey var; kentlerin tarihi,resim tarihi-tekniği ile resimdeki tezatlar gibi ama bunları uzun uzadıya anlatmaya niyetli değilim; çünkü benim önemsediğim ve dikkatimi verdiğim şey sadece yağmurdur. Bu resme bakmak bile yağmur kokulu havaları hatırlatıyor bana. 
Resim moderniteyi anlatıyormuş. İşte modern hayattan bir sahne önümüzde! 1850’lerden beribüyüyüp gelişmekte olan Paris’in geniş bir bulvarı bütün fonda çerçeve işlevi niteliğindedir. Binalar nasıl ki büyük çizilmişse, o dönemin son derece şık giyimli, şemsiyeli, şapkalı üst-orta sınıfı, elitleri;açık bir dille ifade edileceksekentin kaymak tabakası üyeleri de ön planda büyük ve belirgin olup çok canlı çizilmişlerdir. Emekçi sınıfsa, yani yoksullar; yok, yok günümüz tabiriyle gariban takımı büyük figürlerin arkasında-yanında silik ve muğlak fark ediliyor. Genelde garibanlar şemsiyesiz ve şapkasız... 
Bir kaldırımda bir kadın ( bir işçi de olabilir ) şemsiyesini açmaya çalışıyor. Merdiven taşıyan bir boyacı şemsiyeli bir beyefendinin arkasında şöyle böyle görülüyor. Arkada, ileride at arabası olduğuna göre bir sürücüsü de olmalı ama sürücüyü şemsiyelerengellemiş.
Yağmur hakkında herkesin hemfikir olduğu bir söz vardır:Yağmur özgürlük ve eşitlik yandaşıdır!Eğer dışarıdaysanızşemsiyenizle şapkanızolsa da olmasa da yağmur kokusunu alabilir,ıslanabilirsiniz.
Bence resme ‘’ Yağmurlu Bir Gün’’ ismi yeterliydi. Burası Paris yerine, Batman da olabilirdi. Herhangi modern bir kentte yağmurdan sonra dışarıda hava alan ve gezintiye çıkan kalabalıklar söz konusudur. Yağmurlu bir günden bir enstantane izliyoruz.
İnsan figürlerindeki hareketlilik çarpıcıdır. İnsanlar yürüyor, işlerini yapıyor ve bir yerlere bakıyorlar. O dönemdekibirçok resimde olan bir teknik bu resimde yok.Genelde dönemin diğer resimlerinde insan ya da hayvan figürlerden biri, bazen birkaçı izleyiciye bakar. Resimde bu yok işte. Herkes bir şeylerle meşgul. 
‘’ Yağmurlu Bir Gün ‘’ resminde en hoşlandığım kısımsa bir fırtına ya da sağanak sonrası gri ve sarıhavanın varlığı. Kısacası kapalı havanın hakimiyeti. Kaybolup giden ışığın yansımaları, gölgeleri ilgimi çekiyor. Yansımalar, gölgeler gri tonlu parke taşlarda sezilebilir, hissedilebilir. Parke taşların arasında birikmiş yağmur sularıyla zeminin saydam ıslaklığı resmi canlı kılmıştır. Çekin ciğerlerinize oksijeni, yağmur havasını. Neredeyse yağmurun kokusunu alabiliriz…
İster yağmur sulusepken yağsın, ister sağanak ya da sicim gibi yağsın, ister çiselesin, ister ahmak ıslatan olsun fark etmez; balkona çıkıp yağmuru izlerim,çoğunlukla hemen hazırlanıp kente fırlarım. Yanıma resimde olduğu gibi şemsiye falan almadan.Ben yağmur yağdığı zaman eve kapanan, bereketi ve tarlayı düşünen kişilerden değilim.Yağmurlu havayı iliklerimde yaşamak isterim. 
Ne zaman yağmur yağsa, hava yağmurlu olsa kendimi daha duyarlı, duygulu; nasıl söylesem dolu dolu hissederim. Yağmur yüreğimde tuhaf duygular kımıldatır. Hele nisan yağmurlarında beni bir çocuğa döndüren sevince ne demeli? Bilmem ki neden böyleyim? 
Ama araştırıp inceleyince bir şeyler buldum. Artık hastalık mı, sendrom mu yoksa psikologların icadı mı bilmiyorum, hala araştırılıyor; internetten bulduklarım şunlar:‘’ Pluviofil sendromu,yağmurun yağmasından hoşlanan, yağmurlu havalarda mutlu olan ve yağmur yağdığında huzur bulan insanı ifade etmek için kullanılan terimdir. Bu tür insanlar güneşli havalar yerine kapalı, gri gök yüzü ve özellikle yağmurlu havada mutlu olurlar. Yağmur seven insanlar olarak adlandırılan pluviofiller psikolojik olarak gri gök yüzünde daha çok mutlu olurlar. Yağmur yağdığında mutluluk hormonları devreye girer.‘’
İşte ben bu gruptanım. Sadece hormonlarım değil bütün varlığım devrededir. Hatta kendime hep ‘’ Yağmur Adam ‘’ demişim. Yağmurlu geçen günleri, mevsimleri severim. Bu resimde bana her zaman yağmuruhatırlattığı için hoş, harika ve anlamlı görünüyor.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?