REFERANDUM ÜZERİNE...

04-05-2017

Türkiye artık bambaşka bir siyasi kimlik kazandı ve bu kimliğin gerektirdiği bütün gelişmelerin yaşanması kaçınılmaz olacaktır.

Eski siyaset sahnesinin içinde dahi ciddi bir duruş sergileyemeyen muhalefet partilerinin ise bu yeni siyaset sahnesinde büyük sıkıntılar çekebileceğini düşünüyorum. Özellikle iktidar partisine yönelik sonuçların çıkmış olduğu bütün seçimlerde bir alternatifsizlik üzerinden siyasi tercihlerini sandıklara yansıtan seçmene, bu siyaset sahnesinde bir alternatif var etme şansı eskisine göre çok daha zor olacaktır.

Şöyle ki; eski siyaset biçiminde sistem belliydi. Partiler bu sistem etrafından hedeflenen oy potansiyeline ulaşmak için belirli vaatlerde bulunur ve seçmeni ikna etmeye çalışırlardı. Partiler verdikleri vaatler konusunda seçimi kazandıklarında bu vaatleri yerine getirme şansına sahip olurlardı. Lakin sistem artık verilen vaatlerin yerine getirilmesi hakkını meclise her giren partiye değil, cumhurbaşkanına devredecektir. Partisi kazanan cumhurbaşkanının kazanmama ihtimali de bir seçenek olarak gözükmektedir. Tabi partisi kazanan cumhurbaşkanının da kazanma ihtimali de bir seçenek olduğu için eğer ki durum bu şekilde olursa, sistem bir kısır döngü halini de alabilir ve yönetimsel değişiklikler çok uzun süreler boyunca yaşanmayabilir.

İkincisi değişen sistem ile beraber muhalefet partilerinin bir yöntemsel belirsizlik içine sürüklenmesini net olarak görebiliyoruz. Yani muhaliflerin elinde bu sistemin karşısında duracak belli bir yöntem şu dakika itibari ile yok gibi durmaktadır. Ya her parti genel başkanını cumhurbaşkanı adayı olarak göstererek bu seçime hazırlanacak ki; bu şekilde güçlü bir sağ bloğu elinde bulunduran cumhurbaşkanına karşı seçim kazanmak mümkün gibi gözükmemektedir. Ya da belli bir blok adı altında diğer partiler ana muhalefet partisinin genel başkanını cumhurbaşkanı adayı olarak gösterip destekleyecek bu da çok kolay gibi gözükmemektedir. Çünkü ana muhalefet partisinin tabanı sağ partilerin oluşacak bloktan isteklerine ne ölçüde uyum gösterebilir doğrusu bunu kestirmek zor.

Açıkçası en net hali ile özetlemem gerekirse; var olan yeni sistemin getireceği seçimde sandıktan herkesin düşündüğü adaydan farklı bir adayın seçimi kazanmasını seçmene umut ettirmenin bana göre tek bir yolu var. Ortak bir görüşü, belki bundan öncesinden hayal bile edilemeyecek bir kampanya ile ortak bir bloğun başına geçirip desteklemek. Mesela; Sayın Abdullah GÜL ortak bir görüş ile ana muhalefet partisinin başına geçecek ve blok onu destekleyecek gibi… Bana göre muhaliflerin başka seçeneği yok. En azından seçimde umutlanmaları için. Aksi takdirde bu sistem partilerin eskiden başarı diye niteledikleri oy yüzdelerini eritecektir. Bu erime kaçınılmaz olacaktır çünkü karşılarında sistemi tasarlayan ve bir şekilde sistemin sonrasına yönelikte belli bir yönteme ve plana sahip bir iktidar partisi mevcut.

Bu hususun başka bir önemli noktası da Kürt seçmenin oy oranlarının dağılım şekli olacaktır. İktidar partisine ciddi ve önemli ölçüde destek veren Kürt sağ seçmenin milliyetçi hareket Partisi’nin iktidar partisi ile yoldaşlığında bu desteğin nasıl etkileneceğini de elbette hükümetin bu seçmene olan tavrı belirleyecektir.

Doğrusu bu sistem muhalefeti hiç olmadığı kadar muhalefet etmeye mecbur edecektir. Bu doğrultuda ya kendilerini geliştirmek zorunda kalıp, seçmeni etkileme başarısı göstereceklerdir. Ya da muhalefet ve siyasetin küçük ölçekli partileri çoğunluğun içinde erimek zorunda kalacaklardı.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?