Hizmetli, memur, müdür, işinsanı, emekli, esnaf bu ülkede herkes gelecekle ilgili kararlarını 14 Mayıs Genel seçimlerinin sonucuna göre kurguluyor.
Bir ülkede seçim vatandaşın hayatını bu kadar etkilememli.
Avrupa ülkelerinde de seçim oluyor ama sandığa gitme oranı bile çok az.
Seçimin kimin kazanacağı kimsenin umurunda değil.
Bizde yüzde neredeyse yüzde 90’nın üstünde bir katılım oluyor ve buna da milletin sandığa sahip çıktığı, demokrasinin bu ülkede ne kadar güçlü olduğu şeklinde yansıtılıyor.
Ne yani Avrupa ülkelerinde katılım düşük diye orada sandığa ve demokrasiye kimse sahip çıkmış olmuyor mu?
Bizim sandığa demokrasiye falan sahip çıktığımız yok. Bu ülkede insanların gelecek kaygıları ve korkuları var.
Bizde Kutsal devlet ve siyasetin toplumu dizayn etme durumu var.
Biz de milletin pek bir değeri yok. Biz de bizim adımıza kararlarımızı veren devlet ve siyaset bakış açısı var.
Biz de bitmeyen sorunlar ve kaotik durumlar var.
Avrupa'ya gelince onlarda sistem dediğimiz görünmez bir güç var.
Avrupa'daki vatandaş kim iktidar olursa olsun sistemin işleyeceğine dair inancı mevcut.
Zaten bir tehdit hissettiğinde sandığa giden o azınlık bile gereğini yapıyor.
Bizde siyasi parti ve liderler körükürüne fanatik bir taraftar misali destekleniyor.
Sistem yok lider var. Kutsal devlet var.
Bu ülke kurulduğundan bu yana hep askeri bir mantıkla yönetilmiş. Bütün kurumla ve meslekler bu kafa ile donatılmış.
Öğretmen okulda, doktor hastane de, esnaf dükkânında komutan.
Herkes bu garip sistemin bir askeri.
Kutsal devlet her tarafımızı işgal etmiş, beyin hücrelerimizi bile...
Bu ülkede hep devlet milletten korunmuş ama milleti koruyan bir sistem ortaya çıkmamış.
İşte seçim böyle bir ülkede yapılırsa gelecek kaygısı ve korkusu da hep pompalanır.
Olan bu ülkenin enerjisine ve çocuklarına oluyor.
Değişim ve yenileme bu ülkede esaret altında. Farklı düşünmek ve onu söylemek bu ülkede hep suç oldu.
Şimdi 15 Mayıs'ta seçim var. Bu korkularla ve kavram kargaşaları ve hastalıklarla.
Allah yar ve yardımcınız olsun, buna bir Âmin deyin...
