SEN BENSİN BEN SENİM

05-01-2018

Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun.

Doğumun bir damla su, ölümün bir avuç toprak değil mi?

                             Şemsi Tebrizi

Hey lanet olası sahip, Dostoyevski’nin dediği gibi "Vız gelir hakkımda düşündükleriniz...

Çünkü sizler benden daha aşağılıksınız!"

Lanet olası sahip sana diyorum sana yetmez mi artık sahip oldukların?

İkimizin de sonu bir avuç toprak ve yediğimiz lokma sayısı aynı; artık kaçamazsın bu gerçeklikten…

Yüzleş gerçekliğinle paramparça ettiğin kalpler eşliğinde kırık aynalı kırk tilkili kırk odanda...

İkimiz de aynıyız aslında hep olduğumuz ve göründüğümüz gibi tıpkı yüreklerimizi pençeleriyle söken dev kirli aynalar gibi...

İkimiz de günahkâr, ikimiz de sevdalara yağan simsiyah bir kar...

Ne mutlak iyi ne de mutlak kötü vardır her şeye sahip gözü doymaz lanet olası sahip...

Her insan aslında hem melektir bir yüzünün yarısıyla hem de şeytandır diğer yüzlerinin yarısıyla...

Mona Liza tablosunun tiyatrasında ağlayan ve gülen insan suretlerinin kadın ve erkek izdüşümüdür her insan...

Sen de yalancısın ve alçaksın, ben de yalancı ve alçak; biz aynıyız çünkü ve aynı eriği düşürürken daldan aynı türküyü çalmışız üzüm bağından aynı şarabı içmek için…

Aynı ırmağın suyundan içmişiz; lakin aynı ırmakta ikinci kez yıkanamamışız/yıkanmamışız, korkmuşuz aynı anda aynı ayın on dördünde aynı kediden...

Ve aynı güneşin aşkından ķelebekler dönerken ateşe temizlenememekten, aydınlıktan...

Hepimiz aynı günahkâr babanın günahkâr çocuklarıyız...

Sen benim melek yanımsın, ben senin şeytan yanınım, sen kolum kanadımsın ben senin gören kulağın duyan gözünüm dostum...

Sen gülümsün ben dikeninim, sen gözyaşımsın ben bülbülünüm...

Sen sevda ben nefret...

Sen siyah bir kedi ben beyaz bir fareyim zaman tünelinde…

Sen Filistin’imsin ben Mezopotamya'nın bir çocuk gülümsemesi tablosunun ağlayan faillerinde söylemediğim sadece hıçkırdığım ve ağlarken elim sol yanımda aha burası dediğinim...

Madem sen bensin ben de senim o halde nedir bu senlik benlik çatışması...

Sen bensin, ben senim dostum unutma ve gökyüzünde değil göğüs kafeslerimiz yırtılsın dağlara taşlara uçururken en güzel uçurtmaları...

Sen sağ yanım ol ben sol yanın olayım ki aynı gönle yol olalım...

O gönle akan akarsularda çağlayalım, o çağlayanlarda biten rengârenk bir fidanın güller açan dalında Gülün Adını koyalım…

Sen kör ol, ben sağır olayım; ama maymun olmayalım köşe kapmaca oynarken...

Sen kedi ol, ben fare olayım; ama düşman olmayalım, sen kurşun ol ben aşk olayım ama gözyaşı kan olmayalım...

Sen ben ol, ben sen olayım; Mevlana gibi döne döne kim Şems kim Mevlana belli olmasın, birbirine karışsın bedenlerimiz; dönerken aşka…

İKİDE yek, tek de iķi olalım; Ama (senlik benlik çatışmasına girmeyelim, sen bensin ben senim) zira uzayıp giden gökyüzü maviliklerindeki bir gemi yolculuğunda…

Ve her adımda toprağa bir adım daha yaklaştığımız sen/sensizlik, ben/bensizlik hiçlik dünyasının bir varmış bir yokmuş evlatlarıyız...

Ey sahip sonrası mı dedin?sonrası inna lillâhi ve inna ileyhi Raciun......

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?