SEN DE ÜZÜLME/XEMAN/LÂ TAHZEN

08-12-2017

Ayakabbım yok diye çok üzüldüğüm ağladığım bir deniz seyretme vaktiydi tan yeri henüz ağladığında/ağardığında ve bulutların arasında iki bacağı kesik adamı gördüm denizi seyre dalarken

Ve selam verip nasılsın dediğimde şükür deyivermisti...

Şimşekler çakmış gökyüzünde HU deyip bu nasıl bir imtihandır ki ben ayakkabım yok diye üzülüyorum demiştim…

Kendi kendime üzülme dedim defalarca…

Şems ve Mevlana hazretleri aklıma geldi ve onlar da üzülme (la tahzen)diyorlardı...

Belki de Şems gibi bir dostum olsaydı üzülmenin gramı dahi olmayacaktı bende...

O kadar güzel kelam ediyorlardı ki sonra hiçbir şey yazmadım söylemedim üzülmemem gerektiğinde veya biri üzülmesin diye hep sözü onlara bıraktım onların sözü üstüne söz söylemedim; zaten söylemezdim de sözcükler bitmişti bütün yüreklerde…

Bakalım Mevlana Hazretleri neler diyor ki ne söylerse güzel söyler...

(sen de üzülme Lâ tahzen! (Üzülme!)

Bir şey olmuyorsa: Ya daha iyisi olacağı için, Ya da gerçekten olmaması gerektiği için olmuyordur.

Şu uçan kuşlara bak! Ne ekerler, ne biçerler?

Onların rızkına kefil olan Allah; seni mi ihmal edecek sanırsın! Yeter ki sen istemeyi bil…

Lâ tahzen! (Üzülme!) İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme!

Rahman: (cellecelaluhu), “Ben kırık kalplerdeyim” buyurmadı mı?

O halde ne diye üzülürsün ey can? Gündüz gibi ışıyıp durmak istiyorsan;

Gece gibi kapkaranlık nefsini yak !..

 “Derdim var” diyorsun; Dert insanı Hak’ka götüren Burak’tır; sen bunu bilmiyorsun.

Sanma ki dert sadece sende var.

Şunu bil ki; Sendeki derdi nimet sayanlar da var.

Umudunu yıkma; Yusuf’u hatırla. Dert nerede ise deva oraya gider.

Yoksulluk nerede ise nimet oraya gider. Soru nerede ise cevap oraya verilir.

Gemi nerede ise su oradadır.

Suyu ara, susuzluğu elde et de sular alttan da yerden de fışkırmaya başlasın.

Dünya malı Allah’ın tebessümüdür: ona bak! Ama sarhoş olma…

*Lâ tahzen! (Üzülme!)

Irmağa deniz, denize okyanus sığmaz.

“Aşık” olmayana anlatsan da “Ben” “Sen” anlamaz. Hakka ulaşmak için yoldur desen kimse inanmaz…

Gönlünde zerre-i miskal şems olmayan; Yanmaz, yanamaz…

Ayağın kırıldı diye üzülme! Allah senden aldığı ayak yerine belki sana kanat verecek.

Kuyu dibinde kaldın diye üzülme! Yusuf kuyudan çıktı da Mısır’a sultan oldu, unutma! İstediğin Bir şey; Olursa Bir Hayır, Olmazsa Bin Hayır Ara…

Geçmiş ve gelecek insana göredir. Yoksa hakikat âlemi birdir.

Bu âlem bir rüyadır.

Zanna kapılma ey can!

Rüyada elin kesilse de korkma, elin yerindedir.

Dünya bir rüya ise, başına gelen felaketler de geçicidir.

Neden çok üzülürsün ki?

Her şey üstüne gelip seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde sakın vazgeçme:

– Çünkü orası gidişatın değişeceği yerdir.

*Bu âlemin, bu kâinatın kitabı sensin

-Aç da kendini oku ey can! Kâinatın en uzak köşesi, senin içinde ufak bir nokta…

Ama sen bunun farkında bile değilsin.

Derdin ne olursa olsun korkma! Yeter ki umudun Allah olsun…

Herkes bir şeye güvenirken; Senin güvencen de Allah olsun.

Hiçbir günah, Allah’ın yüce merhametinden büyük değildir ama sen yine de günah işlememeye bak!

Lâ tahzen! (Üzülme!)

*Derdin ne olursa olsun bir abdest al, nefes gibi… Ve bir seccade ser odanın bir kösesine, otur ve ağla, dilersen hiç konuşma…

O seni ve dertlerini senden daha iyi biliyor unutma.

Dua ederken O’na kırık bir gönülle el kaldır.

Çünkü Allah’ın merhamet ve ihsanı, gönlü kırık kişiye doğru uçar. Sopayla kilime vuranın gayesi, kilimi dövmek değil, tozu kovmaktır.

Allah tozunu alıyor diye, niye kederlenirsin EY CAN!) Mevlâna Celaleddin-i Rumî

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?