SEVMEK

12-05-2020

Baş ağrısından beter mi sevgi? 
Daha ötesi niçin iştahtan kesilir insan? 
Kendini tok mu görmektir sevgi?
Evet, o zaman onca çaba anlamlı mı, duygulu mu peki? 
Yoksa sevmek, bir insanın sevgi duygularını bilmek, tanımak olduktan sonra biter mi? Sevildiğini öğrendiğinde sevgi azalır mı?
Gerçekten nasıl bir şey sevmek veya belki de aşk daha doğrusu? 
Sevdiğin insanın yaşattıkları, kalbinde cam parçaları kırılırcasına adeta, acıta acıta; bir de bak şunları senin için yaptım veya yaşadım diyebilmek mi? 
Aşk empati duygusunun dibini yaşamaktır! 
Birini sevmek fazlasıyla bencilce değil mi?
Yoksa sevginin bir zaman dilimi mi var? 
Bir kadını seversin, harika bir müziği, bir ağacı, bir çiçeği, bir çocuğu seversin, bir kuşu, bir kelebeği, evet yağmuru seversin, bir dostunu, güzel bir yemeği seversin, bir kitabı, bir şiiri, bir filmi seversin; sonrasında dersin haydi bana eyvallah, siz sıranızı savdınız, ben başka çağa geçiyorum! 
Dostoyevski’nin düşüncesine göre; tek bir güzel anının bile sonsuzca değeri vardır.
Özele gelince, sevilen kadına; öpüşür, sevişir, paylaşımların dibini yaşarsınız. 
E, sonra? 
Hepsi bu mu? 
Hem yokken bunca işkence, ıstırap ne? 
Sevmek acı çekmek değil miydi? 
Hani aşk güçlü kılmaktı?
Yazdıklarım sadece düşten mi ibaret? 
Düşlemek tek gerçekliktir.
Dolu dolu soru, kimi yanıtsız ama!
Bir de karşıtlık yok mu aşkta! İşte en güzeli! 
Aşk karşılıklı kendi karşıtına dönüşmektir. 
Zamanla değişimler, dönüşümler yaşatır aşk. 
Peki, güllük gülistanlık mı sevgi? 
Hem gülü ile hem dikeni ile birdir. Sırf acısı ile neşesi ile birdir. 
Özlemek, acı çekmek, beklemek, heyecanlanmak, mutluluk, yalnızlık, düşlemek… 
Duygular ve yaşantılar sanki birdirbir oynuyorlar.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?